Çağımızın içine düştüğü bunalım ve arayışların kaynağı, kişilerin dünyayı ve kendi hayatlarına bir anlam kazandıracak düşünceler bulamamaları ve geliştirememelerinde yatmaktadır. Kişileri hiçlik, boşluk ve parçalanmışlıktan kurtaracak bütünsel bir hayat felsefesine ihtiyaç duyulmaktadır. Hayat standartlarını geliştirmek için kıyasıya bir yarış içine giren materyalist sistemler, sağladıkları maddi ilerlemeleri hayatın kalitesini aşındırma pahasına gerçekleştirmektedirler. İşte, çağımızın ancak Doğu'nun geleneksel bilgeliğinde bulmak mümkündür. Batı'da son zamanlarda görülen Doğu dinlerine yöneliş, hint ve Çin dinlerinin insan ve hayat felsefelerini araştırma, "Budist İktisat" modeli önerileri hep bu bunalım ve arayıştan kaynaklanmaktadır. İslam'ın ve İslam düşüncelerinin insan ve hayat felsefesini araştırmaya dönük çabalar aynı yoğunlukta değilse, bunu İslam'a kârı duyulan geleneksel şartlanmışlakla izah etmek gerekir. İbn Haldun, Doğu'nun geleneksel Hikmetinden beslenen ve kendi görüşleri de bu bilgeliğin bir parçası haline gelen son derece önemli bir düşünürdür.
Çağımızın içine düştüğü bunalım ve arayışların kaynağı, kişilerin dünyayı ve kendi hayatlarına bir anlam kazandıracak düşünceler bulamamaları ve geliştirememelerinde yatmaktadır. Kişileri hiçlik, boşluk ve parçalanmışlıktan kurtaracak bütünsel bir hayat felsefesine ihtiyaç duyulmaktadır. Hayat standartlarını geliştirmek için kıyasıya bir yarış içine giren materyalist sistemler, sağladıkları maddi ilerlemeleri hayatın kalitesini aşındırma pahasına gerçekleştirmektedirler. İşte, çağımızın ancak Doğu'nun geleneksel bilgeliğinde bulmak mümkündür. Batı'da son zamanlarda görülen Doğu dinlerine yöneliş, hint ve Çin dinlerinin insan ve hayat felsefelerini araştırma, "Budist İktisat" modeli önerileri hep bu bunalım ve arayıştan kaynaklanmaktadır. İslam'ın ve İslam düşüncelerinin insan ve hayat felsefesini araştırmaya dönük çabalar aynı yoğunlukta değilse, bunu İslam'a kârı duyulan geleneksel şartlanmışlakla izah etmek gerekir. İbn Haldun, Doğu'nun geleneksel Hikmetinden beslenen ve kendi görüşleri de bu bilgeliğin bir parçası haline gelen son derece önemli bir düşünürdür.