Mekan "olmak" tan türeyerek, varoluşu anlatıyor. İnsan da ünsiyeti; varoluşun temeliyle yakınlığı, uyumu ya da nisyanı; yani unutabilen ilk varlık olarak varoluşu unutmayı...
İster yalnızca insan ve kapladığı alan, ister kainat, madde ya da mana nasıl ele alınırsa alınsın, mekanla insan arasında derin bir bağ vardır.
"Sen kendini küçük bir cisim sanma, sende bir alem gizlidir" diyor, Hz. Ali. Görülebilirse alem insandır, insan da alem.
Tarih sahnesinde yer alan bütün uygarlıklar, hayatı anlamak ve anlamlandırmak için bu derin bağı gözetmişler. Bütün mekan organizasyonlarını insanla mekan arasındaki bu bağı yorumlayarak, gerçekleştirmişler.
Bugün, her alanda felsefesiz, en temel anlayışları bile gözardı eden bir hayatı yaşıyoruz. Mekana karşı duyarsızlık dayanılmaz boyutlarda. Hiçbir düzenlemede insanla mekan arasındaki bağ gözetilmiyor.
Mekan "kevn" den geliyor. Kevn, olmak demek. İnsanla mekan arasında "olmak" kadar önemli bir bağ var. Tarihin bütün dönemlerindeki mekan düzenlemelerinde bu bağ gözetilmiş. Yeni adına bu bağı görmezden gelmek ve insanı mekandan ayrı düşünmek anlamsız.
Farabi'nin dediği gibi: "Kainat büyük insan, insansa küçük kainat." Bu çalışmada çoğu zaman farkına varamadığımız, ama bazan acı bir gülümsemeyle derinden hissettiğimiz mekanla insan arasındaki söz konusu bağ, çeşitli açılardan ortaya konulmaktadır.
Mekan "olmak" tan türeyerek, varoluşu anlatıyor. İnsan da ünsiyeti; varoluşun temeliyle yakınlığı, uyumu ya da nisyanı; yani unutabilen ilk varlık olarak varoluşu unutmayı...
İster yalnızca insan ve kapladığı alan, ister kainat, madde ya da mana nasıl ele alınırsa alınsın, mekanla insan arasında derin bir bağ vardır.
"Sen kendini küçük bir cisim sanma, sende bir alem gizlidir" diyor, Hz. Ali. Görülebilirse alem insandır, insan da alem.
Tarih sahnesinde yer alan bütün uygarlıklar, hayatı anlamak ve anlamlandırmak için bu derin bağı gözetmişler. Bütün mekan organizasyonlarını insanla mekan arasındaki bu bağı yorumlayarak, gerçekleştirmişler.
Bugün, her alanda felsefesiz, en temel anlayışları bile gözardı eden bir hayatı yaşıyoruz. Mekana karşı duyarsızlık dayanılmaz boyutlarda. Hiçbir düzenlemede insanla mekan arasındaki bağ gözetilmiyor.
Mekan "kevn" den geliyor. Kevn, olmak demek. İnsanla mekan arasında "olmak" kadar önemli bir bağ var. Tarihin bütün dönemlerindeki mekan düzenlemelerinde bu bağ gözetilmiş. Yeni adına bu bağı görmezden gelmek ve insanı mekandan ayrı düşünmek anlamsız.
Farabi'nin dediği gibi: "Kainat büyük insan, insansa küçük kainat." Bu çalışmada çoğu zaman farkına varamadığımız, ama bazan acı bir gülümsemeyle derinden hissettiğimiz mekanla insan arasındaki söz konusu bağ, çeşitli açılardan ortaya konulmaktadır.