1 M. Güner DEMİRAY - Bildiklerim (Şiir)
2 Betül ÇOTUKSÖKEN – Felsefenin Gör Dediği: Eğitimde SES - 8 Eğitim Kavramı Üstüne
Eğitimin dışdünyası başta insanlar olmak üzere, tekilliği ve somutluğu içinde birçok öğeden oluşur. Bir kez daha anımsayalım bu ögeler nelerdir? Temelde bu ögelerin hepsi sonsuz değişkenlik içinde varolurlar; ancak bu bağlamdaki derleme-toplama işlemini şöyle yapabiliriz: Her şeyden önce eğiten-eğitilen olarak, hangi yaşta, hangi durumda olursa olsun insanlar kalkış noktasını oluşturur; eğitimin mekânı yine somut-tekil, olmazsa olmaz bir ögedir; ister yüz yüze eğitim ortamlarında olsun, ister sanal eğitim ortamlarında olsun. Üçüncü olarak eğitimin malzemelerini dış görünüş bağlamının önemli, yine olmazsa olmaz ögesi olarak saptayabiliriz.
5 Sayıl Cengiz Gündoğdu – Marksist Sanat: Yazında Gerçekçilik-3
Star sistemi yazarları burjuva sistemini onaylar, buna karşılık sosyalizmi kötüler.
Toplumu doğru çözümleyen insanı sağlıklı değerlendiren, insana umut veren gerçekçi yazarlarımız da vardır. Halit Ziya Uşaklıgil, Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Orhan Kemal, Nazım Hikmet, Tarık Dursun, Rıfat Ilgaz, Cevdet Kudret, Oktay Akbal, Kemal Bekir, Kemal Ateş, Tekin Sönmez.
Gerçekçi oldukları için, bu yazarları sistem gözden uzak tutar. Bunu yapamazsa bu yazarların yapıtları roman tekniğine kilitler. Oysa bu romanlar insanı, toplumu doğru çözümleyen, burjuva dünyasını sarsan estetik yapıtlardır.
Bu estetik yapıtların bir başka özelliği özne olup nesneyi (okuru) etkilemeleridir. Bu yapıtlar özne olarak nesnenin estetik bilincini açımlar.
13 Günova Sepin – Balkıyan (Şiir)
14 Mehmet Karakelle – Laiklik Üstüne Kısa Deneme
Laiklik öncesiz ve sonsuz bir kavram değildir; tarihsel bir kategori, bir burjuva icadıdır. Belli bir coğrafyada, yeni bir üretim biçimine geçilen tarih dönemecinde, yeni üstyapı kurumları oluşturma zorunluğunun sonuçlarındandır. Dilin tam olarak ne zaman ortaya çıktığı bilinmiyor; ancak konuşmaya başlayalı beri insanlar gerek somut gerekse soyut olguları adlandırmaktalar. Örneğin, küçük yaşlardayken birçok kişinin başına gelen; karşı cins ile duygusal, bedensel hazza ulaşma umut ve heyecanına “aşk” adını vermişlerdir. Benzer biçimde, laiklik sözcüğü, verili bir üretim biçiminin gerektirdiği yeni bir uygulamanın adlandırılmasıdır.
19 Hülya Köksal – Kayıp (Şiir)
20 Yusuf Çotuksöken – Bilge Yunus Emre'nin İnsan” ve “Sevgi” Anlayışı
Konuşmaya girerken öncelikle şu bilgileri yineleyelim: 1) Anadolu Türk yazınında bir tek
Yunus Emre yok; birden çok Yunus Emre var. Anadolu Türk sözlü/yazılı şiir geleneğinde bir yol bu da. Bir tek Pir Sultan Abdal yok, birden çok Pir Sultan Abdal var. Ünlü halkbilimci İbrahim Aslanoğlu, bu konudaki çalışmasını “Pir Sultan Abdallar” (son baskı 2016) adıyla yayımlamıştır. Yetkin, ünlü ve sevilen bir ozanın şiirlerine öykünüp o yolda şiirler yazan her zaman çıkar; bu yolda şiir yazanlar bu şiirlerde ustaya saygı gereği onun adını kullanılırdı
26 Sibel Özbudun-Temel Demirer – Genco Erkal ya da Parrhesia Meselesi
Eleştiri oklarını saplamak, yaşadığımız her dönemin yanlışlarını, haksızlıklarını, sömürülerini, çelişkilerini, ortaya koymak için sanatından, tiyatrodan yararlanıyor. Bunu gizli saklı değil, göğsünü gere gere, sadece kendisiyle yarışarak, yıllardır sahneden yapıyor.
12 Mart döneminde ‘Havana Duruşması', ‘Soruşturma'... Faşizmin ayak sesleri ve savaş tamtamları yükselirken ‘Aslan Asker Şwayk', ‘Şili'de Av'... Türkiye'de işçi eylemleri sırasında ‘Alpagut Olayı'... Sınıfsal çatışmaları ortaya koymak için ‘Asiye Nasıl Kurtulur', ‘Ortak', ‘İkili Oyun'...
34 Tahir Şilkan – Samet Ağaoğlu'nun Babasının Arkadaşları-III
Samet Ağaoğlu, “Harbiye Nazırı'nın Kardeşi” başlığı altında Osmanlı Kafkas Orduları Başkumandanını anlatır. Bütün mensupları en ileri mevkilere ulaşan bir ailenin parçası olan bu kumandanın ağabeyi, Osmanlı İmparatorluğunun son senelerine hakim olan en güzel yüz, en cesur insanıdır. Küçük kardeşini yarbayken “Kızılelma-Turan” ideali için görevlendirmiş, küçük kardeşin başarıları sonucunda hakkında hikayeler, şiirler yazılmış, bestelenen şarkılar dillere düşmüştür. Samed Ağaoğlu, babasının bu genç kumandanın siyasi müşaviri olarak Kafkasya'ya gittiğini, esir Türk yurdundan gelen babasının şimdi bu esir yurtları kurtarma mücadelesine katılmış olmasından dolayı sonsuz mutluluk duyduğunu yazar.
36 Erhan Kacar – Şiirler
37 Hasan Basri Çifci – “İşitiyor musun Memet?” ve getirdiği bazı sorular
Sibel Oral'ın İşitiyor musun Memet? isimli kitabı, ressam Mehmet Nâzım'ın hayat öyküsüne odaklanıyor. Mehmet Nâzım, babası Nâzım Hikmet'le ne olduysa, bunların yaşanmakla bittiğini, geçtiğini düşünmüş; yüzü geleceğe dönük yaşamış. Hakkında kitap boyunca anlatılanlar Mehmet'in babasıyla ilgili söyleyecekleri olduğunu, ama bunları içinde taşıdığını, dışına kalın duvarlar ördüğünü ve rahatlıkla anlatıp unutacağı bir iyileşme imkânına hiç sahip olamadığını düşündürüyor.
40 Hasan Akarsu – 12 Mart 1971'den 12 Eylül 1980 Sonrasına: Son Durak
Kemal Anadol, 1941 doğumlu olup Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesini bitirir. Avukatlık ve gazetecilik yapar. Zonguldak ve İzmir Milletvekili seçilir. Yazılarıyla birçok ödül alır. Yeni belgesel romanı “Son Durak” ile 12 Mart 1971'den 12 Eylül 1980 sonrasına değin geçen sürede siyasal ve ekonomik alanda yurdumuzda yaşanan olaylara tanıklık eder.
Romanda devrimci Avukat Güler Aksoy ile İnşaat-İş Sendikası Başkanı Metin Korkmaz'ın aşkı yansıtılırken onların devrimci eylemler içindeki duruşları da sergilenir.
42 A. Didem Uslu - 2019 Sonbahar ve 2020 İlkbahar Tiyatro Sezonundan Seçmeler
Uzun Zaman Önce Mayıs'ta oyununu Roland Schimmelphennig yazmış. Dört kadınla iki erkek oturmaktadır. Ayağa kalkarlar. Arkada EKG zıplıyor. Yer değiştiriyorlar. Bir kadın, bir erkek yere uzanıp bisiklet pedalı çevirme hareketi. Hala duruyor mu o bisiklet. İyi misin? Valizli delikanlı ve kemanlı genç kız.
Tuhaf bir oyun. Hiç hikayesi olmayan, bol düşmeli bir oyun.
46 Mevlüt Kaplan – Gülüzar (Öykü)
“İyi ki geldiniz Müfettiş Bey.”
“Hayrola?...”
“Mehmet Öğretmen sizi uykularında bile sayıklar olmuştu.”
“Neden öyle? Teftişten bir an önce kurtulmak mı istiyor?”
“Hayır, efendim. Beci köyünün öğretmeni Gülüzar Hanım'a gönlünü kaptırmış. Sırılsıklam âşık.”
49 Berrin Taş – Hep Yolda
29 Ekim 2021
Dün akşam İnsancıldan çıktık. Kapıda merdivenlere oturmuş iki genç kız öyle güzel gülüyorlardı ki içim açıldı. İki genç kız, ayakta onlarla konuşan bir adam ve bir köpek. Gençler ne güzel gülüyorsunuz, hep gülsün gençler dedim. C.G. koluma girmişti. Kızlardan biri de öbür koluna girdi. Merdivenleri indik. Adam bana yanıt verdi. Daha güzel olacak, gençler hep gülecek dedi.
Hiç tanımadığımız insanlarla kısa bir an buluştuk. Ama birbirimizi anladık. Sanırım geleceğe ilişkin aydınlık düşlerimiz bizleri ortak bir dilde buluşturuyor. Kısa cümlelerle duruşumuzla bakışımızla aydınlığa özlemimizi dışa vuruyoruz
53 Sayıl Cengiz Gündoğdu – Yıldız Güncesi
29 Ekim Cuma
Yıllar önce. 15 yaşındaydım. Kitap… dergi… gazete okuru olduğum biliniyordu çevremde. Bir gün, “Şunu da oku” diye bir dergi verdiler. Dergide Atatürk'e saldırılıyordu. Cumhuriyetin dinsizlik olduğunu söylüyordu dergi yazarları… çok şaşırmıştım. Çok şaşırmıştım. Türkiye'de Atatürk'e. Cumhuriyet'e karşı olunabileceği hiç usuma düşmemişti. Hiç ses çıkarmadan dergiyi bir süre izledim.
Gerçekten de Türkiye'de Cumhuriyet'e karşı insanlar vardı. Bu çok canımı sıktı. Cumhuriyet karşıtlarını ağır bir biçimde eleştirdim.
Bu çocukluk anımı hiç unutmadım. Cumhuriyet karşıtlarının bir gün ülkede sorun olacağını düşündüm.
1 M. Güner DEMİRAY - Bildiklerim (Şiir)
2 Betül ÇOTUKSÖKEN – Felsefenin Gör Dediği: Eğitimde SES - 8 Eğitim Kavramı Üstüne
Eğitimin dışdünyası başta insanlar olmak üzere, tekilliği ve somutluğu içinde birçok öğeden oluşur. Bir kez daha anımsayalım bu ögeler nelerdir? Temelde bu ögelerin hepsi sonsuz değişkenlik içinde varolurlar; ancak bu bağlamdaki derleme-toplama işlemini şöyle yapabiliriz: Her şeyden önce eğiten-eğitilen olarak, hangi yaşta, hangi durumda olursa olsun insanlar kalkış noktasını oluşturur; eğitimin mekânı yine somut-tekil, olmazsa olmaz bir ögedir; ister yüz yüze eğitim ortamlarında olsun, ister sanal eğitim ortamlarında olsun. Üçüncü olarak eğitimin malzemelerini dış görünüş bağlamının önemli, yine olmazsa olmaz ögesi olarak saptayabiliriz.
5 Sayıl Cengiz Gündoğdu – Marksist Sanat: Yazında Gerçekçilik-3
Star sistemi yazarları burjuva sistemini onaylar, buna karşılık sosyalizmi kötüler.
Toplumu doğru çözümleyen insanı sağlıklı değerlendiren, insana umut veren gerçekçi yazarlarımız da vardır. Halit Ziya Uşaklıgil, Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Orhan Kemal, Nazım Hikmet, Tarık Dursun, Rıfat Ilgaz, Cevdet Kudret, Oktay Akbal, Kemal Bekir, Kemal Ateş, Tekin Sönmez.
Gerçekçi oldukları için, bu yazarları sistem gözden uzak tutar. Bunu yapamazsa bu yazarların yapıtları roman tekniğine kilitler. Oysa bu romanlar insanı, toplumu doğru çözümleyen, burjuva dünyasını sarsan estetik yapıtlardır.
Bu estetik yapıtların bir başka özelliği özne olup nesneyi (okuru) etkilemeleridir. Bu yapıtlar özne olarak nesnenin estetik bilincini açımlar.
13 Günova Sepin – Balkıyan (Şiir)
14 Mehmet Karakelle – Laiklik Üstüne Kısa Deneme
Laiklik öncesiz ve sonsuz bir kavram değildir; tarihsel bir kategori, bir burjuva icadıdır. Belli bir coğrafyada, yeni bir üretim biçimine geçilen tarih dönemecinde, yeni üstyapı kurumları oluşturma zorunluğunun sonuçlarındandır. Dilin tam olarak ne zaman ortaya çıktığı bilinmiyor; ancak konuşmaya başlayalı beri insanlar gerek somut gerekse soyut olguları adlandırmaktalar. Örneğin, küçük yaşlardayken birçok kişinin başına gelen; karşı cins ile duygusal, bedensel hazza ulaşma umut ve heyecanına “aşk” adını vermişlerdir. Benzer biçimde, laiklik sözcüğü, verili bir üretim biçiminin gerektirdiği yeni bir uygulamanın adlandırılmasıdır.
19 Hülya Köksal – Kayıp (Şiir)
20 Yusuf Çotuksöken – Bilge Yunus Emre'nin İnsan” ve “Sevgi” Anlayışı
Konuşmaya girerken öncelikle şu bilgileri yineleyelim: 1) Anadolu Türk yazınında bir tek
Yunus Emre yok; birden çok Yunus Emre var. Anadolu Türk sözlü/yazılı şiir geleneğinde bir yol bu da. Bir tek Pir Sultan Abdal yok, birden çok Pir Sultan Abdal var. Ünlü halkbilimci İbrahim Aslanoğlu, bu konudaki çalışmasını “Pir Sultan Abdallar” (son baskı 2016) adıyla yayımlamıştır. Yetkin, ünlü ve sevilen bir ozanın şiirlerine öykünüp o yolda şiirler yazan her zaman çıkar; bu yolda şiir yazanlar bu şiirlerde ustaya saygı gereği onun adını kullanılırdı
26 Sibel Özbudun-Temel Demirer – Genco Erkal ya da Parrhesia Meselesi
Eleştiri oklarını saplamak, yaşadığımız her dönemin yanlışlarını, haksızlıklarını, sömürülerini, çelişkilerini, ortaya koymak için sanatından, tiyatrodan yararlanıyor. Bunu gizli saklı değil, göğsünü gere gere, sadece kendisiyle yarışarak, yıllardır sahneden yapıyor.
12 Mart döneminde ‘Havana Duruşması', ‘Soruşturma'... Faşizmin ayak sesleri ve savaş tamtamları yükselirken ‘Aslan Asker Şwayk', ‘Şili'de Av'... Türkiye'de işçi eylemleri sırasında ‘Alpagut Olayı'... Sınıfsal çatışmaları ortaya koymak için ‘Asiye Nasıl Kurtulur', ‘Ortak', ‘İkili Oyun'...
34 Tahir Şilkan – Samet Ağaoğlu'nun Babasının Arkadaşları-III
Samet Ağaoğlu, “Harbiye Nazırı'nın Kardeşi” başlığı altında Osmanlı Kafkas Orduları Başkumandanını anlatır. Bütün mensupları en ileri mevkilere ulaşan bir ailenin parçası olan bu kumandanın ağabeyi, Osmanlı İmparatorluğunun son senelerine hakim olan en güzel yüz, en cesur insanıdır. Küçük kardeşini yarbayken “Kızılelma-Turan” ideali için görevlendirmiş, küçük kardeşin başarıları sonucunda hakkında hikayeler, şiirler yazılmış, bestelenen şarkılar dillere düşmüştür. Samed Ağaoğlu, babasının bu genç kumandanın siyasi müşaviri olarak Kafkasya'ya gittiğini, esir Türk yurdundan gelen babasının şimdi bu esir yurtları kurtarma mücadelesine katılmış olmasından dolayı sonsuz mutluluk duyduğunu yazar.
36 Erhan Kacar – Şiirler
37 Hasan Basri Çifci – “İşitiyor musun Memet?” ve getirdiği bazı sorular
Sibel Oral'ın İşitiyor musun Memet? isimli kitabı, ressam Mehmet Nâzım'ın hayat öyküsüne odaklanıyor. Mehmet Nâzım, babası Nâzım Hikmet'le ne olduysa, bunların yaşanmakla bittiğini, geçtiğini düşünmüş; yüzü geleceğe dönük yaşamış. Hakkında kitap boyunca anlatılanlar Mehmet'in babasıyla ilgili söyleyecekleri olduğunu, ama bunları içinde taşıdığını, dışına kalın duvarlar ördüğünü ve rahatlıkla anlatıp unutacağı bir iyileşme imkânına hiç sahip olamadığını düşündürüyor.
40 Hasan Akarsu – 12 Mart 1971'den 12 Eylül 1980 Sonrasına: Son Durak
Kemal Anadol, 1941 doğumlu olup Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesini bitirir. Avukatlık ve gazetecilik yapar. Zonguldak ve İzmir Milletvekili seçilir. Yazılarıyla birçok ödül alır. Yeni belgesel romanı “Son Durak” ile 12 Mart 1971'den 12 Eylül 1980 sonrasına değin geçen sürede siyasal ve ekonomik alanda yurdumuzda yaşanan olaylara tanıklık eder.
Romanda devrimci Avukat Güler Aksoy ile İnşaat-İş Sendikası Başkanı Metin Korkmaz'ın aşkı yansıtılırken onların devrimci eylemler içindeki duruşları da sergilenir.
42 A. Didem Uslu - 2019 Sonbahar ve 2020 İlkbahar Tiyatro Sezonundan Seçmeler
Uzun Zaman Önce Mayıs'ta oyununu Roland Schimmelphennig yazmış. Dört kadınla iki erkek oturmaktadır. Ayağa kalkarlar. Arkada EKG zıplıyor. Yer değiştiriyorlar. Bir kadın, bir erkek yere uzanıp bisiklet pedalı çevirme hareketi. Hala duruyor mu o bisiklet. İyi misin? Valizli delikanlı ve kemanlı genç kız.
Tuhaf bir oyun. Hiç hikayesi olmayan, bol düşmeli bir oyun.
46 Mevlüt Kaplan – Gülüzar (Öykü)
“İyi ki geldiniz Müfettiş Bey.”
“Hayrola?...”
“Mehmet Öğretmen sizi uykularında bile sayıklar olmuştu.”
“Neden öyle? Teftişten bir an önce kurtulmak mı istiyor?”
“Hayır, efendim. Beci köyünün öğretmeni Gülüzar Hanım'a gönlünü kaptırmış. Sırılsıklam âşık.”
49 Berrin Taş – Hep Yolda
29 Ekim 2021
Dün akşam İnsancıldan çıktık. Kapıda merdivenlere oturmuş iki genç kız öyle güzel gülüyorlardı ki içim açıldı. İki genç kız, ayakta onlarla konuşan bir adam ve bir köpek. Gençler ne güzel gülüyorsunuz, hep gülsün gençler dedim. C.G. koluma girmişti. Kızlardan biri de öbür koluna girdi. Merdivenleri indik. Adam bana yanıt verdi. Daha güzel olacak, gençler hep gülecek dedi.
Hiç tanımadığımız insanlarla kısa bir an buluştuk. Ama birbirimizi anladık. Sanırım geleceğe ilişkin aydınlık düşlerimiz bizleri ortak bir dilde buluşturuyor. Kısa cümlelerle duruşumuzla bakışımızla aydınlığa özlemimizi dışa vuruyoruz
53 Sayıl Cengiz Gündoğdu – Yıldız Güncesi
29 Ekim Cuma
Yıllar önce. 15 yaşındaydım. Kitap… dergi… gazete okuru olduğum biliniyordu çevremde. Bir gün, “Şunu da oku” diye bir dergi verdiler. Dergide Atatürk'e saldırılıyordu. Cumhuriyetin dinsizlik olduğunu söylüyordu dergi yazarları… çok şaşırmıştım. Çok şaşırmıştım. Türkiye'de Atatürk'e. Cumhuriyet'e karşı olunabileceği hiç usuma düşmemişti. Hiç ses çıkarmadan dergiyi bir süre izledim.
Gerçekten de Türkiye'de Cumhuriyet'e karşı insanlar vardı. Bu çok canımı sıktı. Cumhuriyet karşıtlarını ağır bir biçimde eleştirdim.
Bu çocukluk anımı hiç unutmadım. Cumhuriyet karşıtlarının bir gün ülkede sorun olacağını düşündüm.