"Ey rahat ve huzuru yakıcı sevgili, aslında yanmış olan gönlümü yaktın. Şu kendinden usanmış gönlümü yine yeni heves ve arzu diler hale koydun."
Karakterleri, tasvirleri ve ihtiras temaları ile ünlü bir roman...
Ali Bey, onu büyük bir aşkla seven baştan çıkarıcı Mehpeyker ve masum Dilaşub..
Mutluluğu aile yuvasında değil de "kötü kadın"ın aşkında arayan Ali Bey'in yol açtığı dramdan, elbette herkesin kendi payına çıkaracağı bir ders var.
"Gariptir ki insan ne kadar genç, ne kadar tecrübesiz, ne kadar mahcup olursa olsun, kendine özgü bir sır, bir gönül girişiminde bulununca, derhal çocukluktan erkekliğe geçer; nefsinde her şey için bir yeterlilik, bir iktidar görür...
Ali Bey de Mehpeyker'le arkadaşlığa başladıktan sonra masumca uğraşlarından hemen hemen tümüyle sıyrılmıştı."
"Dilaşub'un saçları sırma gibi parlak sarı, alnı vicdan saflığının aksettiği bir ayna denecek surette duru beyaz, kaşları zülfüne kıyasla biraz kumrala çalan, kalın olmakla birlikte biraz da kavisli, gözleri ılımlı mavi ve fevkalade sevda uyandıracak şekilde mahmurdu.
Yüzü aşıkane bir soluk beyaz üzerine parıltılı gül pembeliğine yakın bir renkle süslü, burnunun rengindeki saffet ile bedeninin biçimindeki letafet, açılmasına bir gün kalmış bir zambak goncasına benziyordu."
"Ey rahat ve huzuru yakıcı sevgili, aslında yanmış olan gönlümü yaktın. Şu kendinden usanmış gönlümü yine yeni heves ve arzu diler hale koydun."
Karakterleri, tasvirleri ve ihtiras temaları ile ünlü bir roman...
Ali Bey, onu büyük bir aşkla seven baştan çıkarıcı Mehpeyker ve masum Dilaşub..
Mutluluğu aile yuvasında değil de "kötü kadın"ın aşkında arayan Ali Bey'in yol açtığı dramdan, elbette herkesin kendi payına çıkaracağı bir ders var.
"Gariptir ki insan ne kadar genç, ne kadar tecrübesiz, ne kadar mahcup olursa olsun, kendine özgü bir sır, bir gönül girişiminde bulununca, derhal çocukluktan erkekliğe geçer; nefsinde her şey için bir yeterlilik, bir iktidar görür...
Ali Bey de Mehpeyker'le arkadaşlığa başladıktan sonra masumca uğraşlarından hemen hemen tümüyle sıyrılmıştı."
"Dilaşub'un saçları sırma gibi parlak sarı, alnı vicdan saflığının aksettiği bir ayna denecek surette duru beyaz, kaşları zülfüne kıyasla biraz kumrala çalan, kalın olmakla birlikte biraz da kavisli, gözleri ılımlı mavi ve fevkalade sevda uyandıracak şekilde mahmurdu.
Yüzü aşıkane bir soluk beyaz üzerine parıltılı gül pembeliğine yakın bir renkle süslü, burnunun rengindeki saffet ile bedeninin biçimindeki letafet, açılmasına bir gün kalmış bir zambak goncasına benziyordu."