Hayatı yazılarıyla, yazıları hayatıyla geçmiş bir imza Çetin Altan.. Hangisi daha bir yazgı, yahut bir çalışma şahmerdanı?.. Yazdıklarından ötürü ilk tutuklandığında 26 yaşındaydı ve son davası açıldığında da 70.. Arada üçyüz'ü aşkın düşünce mahkemesi, hapislikler, işsizlik, kırk dört kitap, otuz beş bin köşe yazısı.. İlhan Selçuk onun için şöyle diyor: "Madem ki gerçek bir yazardı Çetin.. İftiralar bekliyordu kendisini.. Jurnaller bekliyordu.. Tehditler bekliyordu.. Küfürler bekliyordu.. Madem ki gerçek bir yazardı Çetin.." Çetin Altan'ın 1927'de başlayan yaşamı, aynı zamanda tüm gerçek yazarların, yani yaşamını yazıdan kazanmak için kalemini, yüreğini ve başını ortaya koymuşların hayatlarından da çizgiler taşıyor. Zorlu bir hayat.. Çetin bir hayat.. Babası Halit Bey soyadı kanunuyla birlikte soyadı olarak oğlunun adını alıp, ona da yeni bir isim verdiğinde; "Çetin olsun" dediğinde Altan'ın yaşamının ne denli zorlu, ne denli çetin geçeceğini herhalde hiç düşünmemişti. Zorlu bir hayat.. Çetin bir hayat.. Beşikten diplomaya.. Diplomadan ilk büyük kasırgalara.. Sonra T.C.'de yazı yazmanın bir türlü bitmeyen bedelleri.. Bu bedelleri Çetin Altan "Büyük Gözaltı"nın son üç cümlesinde olağanüstü bir benzetmeyle şöyle anlatıyor: "Nihayet sakladığım en büyük sırrı çözmüşlerdi. Ben aslında ipekböceğini kozasının içindeyken öldürmüştüm. Başka türlü kumaş dokunamıyordu , ne yapayım.." Romanlar, tiyatro eserleri, denemeler, gezi yazıları, araştırmalar, anılar, binlerce köşe yazısı.. O, hayatı yazıyla eşdeğer görmüş ender insanlardan biri.. İşte fotoğraflarla Çetin Altan.
Hayatı yazılarıyla, yazıları hayatıyla geçmiş bir imza Çetin Altan.. Hangisi daha bir yazgı, yahut bir çalışma şahmerdanı?.. Yazdıklarından ötürü ilk tutuklandığında 26 yaşındaydı ve son davası açıldığında da 70.. Arada üçyüz'ü aşkın düşünce mahkemesi, hapislikler, işsizlik, kırk dört kitap, otuz beş bin köşe yazısı.. İlhan Selçuk onun için şöyle diyor: "Madem ki gerçek bir yazardı Çetin.. İftiralar bekliyordu kendisini.. Jurnaller bekliyordu.. Tehditler bekliyordu.. Küfürler bekliyordu.. Madem ki gerçek bir yazardı Çetin.." Çetin Altan'ın 1927'de başlayan yaşamı, aynı zamanda tüm gerçek yazarların, yani yaşamını yazıdan kazanmak için kalemini, yüreğini ve başını ortaya koymuşların hayatlarından da çizgiler taşıyor. Zorlu bir hayat.. Çetin bir hayat.. Babası Halit Bey soyadı kanunuyla birlikte soyadı olarak oğlunun adını alıp, ona da yeni bir isim verdiğinde; "Çetin olsun" dediğinde Altan'ın yaşamının ne denli zorlu, ne denli çetin geçeceğini herhalde hiç düşünmemişti. Zorlu bir hayat.. Çetin bir hayat.. Beşikten diplomaya.. Diplomadan ilk büyük kasırgalara.. Sonra T.C.'de yazı yazmanın bir türlü bitmeyen bedelleri.. Bu bedelleri Çetin Altan "Büyük Gözaltı"nın son üç cümlesinde olağanüstü bir benzetmeyle şöyle anlatıyor: "Nihayet sakladığım en büyük sırrı çözmüşlerdi. Ben aslında ipekböceğini kozasının içindeyken öldürmüştüm. Başka türlü kumaş dokunamıyordu , ne yapayım.." Romanlar, tiyatro eserleri, denemeler, gezi yazıları, araştırmalar, anılar, binlerce köşe yazısı.. O, hayatı yazıyla eşdeğer görmüş ender insanlardan biri.. İşte fotoğraflarla Çetin Altan.