17 Şubatta yürüyüş başlamış, mart ayının son günleriydi. Bugünler öylesine zor, öylesine acı geçmişti ki yıllara sığmayacak anılarla dolu günlerdi. Her gün bir ömür, her saat bir filmdi. Bin kez ölüp dirilmiş, nice duygular yaşamışlardı. Belleklerinde kalan taze bilgiler bir bir kafalarında geçiyordu. Haykırışlar, bombalamalar, taramalar, inlemeler, gülüşler ve kesik kesik geride kalan sözcükler, tazeliğini koruyordu.
Ölümün bin bir çeşiti, yaşamın bin bir duygusunu yaşamışlardı.
Olurda bu kadar olmaz. Açlıktan ölen, donarak ölen, hastalıktan ölen, çatışarak ölen, yağ içerek ölen, kaçarak ölen, pusuya düşerek ölen, yaralı yakalanarak işkence altında ölen, çığ altında can vererek ölen, ayı sanılarak öldürülen, bu kadar ölüm çeşidi, bu kadar acının adı ne olmalıydı. Bunun bir adı olmalıydı.
17 Şubatta yürüyüş başlamış, mart ayının son günleriydi. Bugünler öylesine zor, öylesine acı geçmişti ki yıllara sığmayacak anılarla dolu günlerdi. Her gün bir ömür, her saat bir filmdi. Bin kez ölüp dirilmiş, nice duygular yaşamışlardı. Belleklerinde kalan taze bilgiler bir bir kafalarında geçiyordu. Haykırışlar, bombalamalar, taramalar, inlemeler, gülüşler ve kesik kesik geride kalan sözcükler, tazeliğini koruyordu.
Ölümün bin bir çeşiti, yaşamın bin bir duygusunu yaşamışlardı.
Olurda bu kadar olmaz. Açlıktan ölen, donarak ölen, hastalıktan ölen, çatışarak ölen, yağ içerek ölen, kaçarak ölen, pusuya düşerek ölen, yaralı yakalanarak işkence altında ölen, çığ altında can vererek ölen, ayı sanılarak öldürülen, bu kadar ölüm çeşidi, bu kadar acının adı ne olmalıydı. Bunun bir adı olmalıydı.