[18:07, 21.01.2020] Önder Türkeli: Elinizdeki eser, asırlardır komşumuz olan ve bizimle sayısız ortak paydalarda buluşan İran'ın sosyal ve kültürel yaşamının geçmişi ve bugünü hakkında sağlıklı bilgiler elde edebileceğiniz değerli bir kitap. Bunun en önemli nedeni, gerçek bir hayat hikâyesinin birebir aktarılmış bir nesri olması.
İran'da birçok yörede, tıpkı bizde olduğu gibi vatan toprağıyla ‘ana' özdeşleştirildiği ve vatan, namus telakki edildiğinden, bu sevgi isimlere de yansımış ve kız çocuklarına verilmiştir. Kitabın gerçek kahramanı olan İran Turabi Hanım, Şah döneminden başlayan çocukluk yıllarını anlatırken o dönem İran'ının sosyal ve kültürel yaşam tarzını, özellikle taşra insanının özelliklerini okuyucuyla samimi bir şekilde paylaşmaktadır. Okuyup halkına yararlı bir fert olabilme aşkıyla tutuşan İran Turabi Hanım, uzak beldelerdeki köyünden başkent Tahran'a kadarki yaşam süreci bizim Anadolu insanımızdan farksızdır. Şah'a karşı gerçekleştirilen İslam İnkılabını savunmuş ve sonra da İran'da başlayan İslami uyanışın diğer Müslüman ülkelere de sıçramasından büyük kaygı duyan Batı İttifak Güçleri ABD, Sovyet Rusya ve Avrupa'nın Saddam'ı İran'a saldırttığı 8 yıllık kutsal savunma yıllarında gönüllü sağlıkçı olarak cepheden cepheye koşmuş, devrimin ilk yıllarında hükümetteki bazı yetkililerle pervasızca uğraşmaktan da çekinmemiş gerçek anlamda mücadeleci, devrimci, fedakâr ve cesur bir kadın olan İran Turabi Hanım, bugün hayatta olan ilginç isimlerden biridir.
Neredeyse katılmadığı harekât ve gitmediği cephe kalmayan bu fedakâr ve korkusuz kadının, vatan savunması konusunda bugün sadece İran kültüründe değil, kendi kültürümüzde de gençlere örnek gösterilebilecek canlı bir kültür modeli olmasının, bu kitabı okumak için yeterli bir sebep olduğu kanaatindeyim.
Şiva Seccadi Hanım, İran Hanım'la yüz yüze konuşup onun hayatını bizzat kendisinden dinledi, bu hatıratı teybe kaydedip sonra da kitaplaştırdı. Ben bu değerli hatırata ince ve zarif bazı edebi dokunuşlarda da bulunarak onu çevirirken, aynı zamanda romanlaştırdım. Elinizdeki eser, Farsça'dan çevirdiğim 345. kitabım oldu. Umarım yararlı süreç devam eder.
Bugün gerçekten İran'ı merak edenlerin, onu bir de İran Turabi Hanım'dan dinlemelerini tavsiye ederim.
[18:07, 21.01.2020] Önder Türkeli: Elinizdeki eser, asırlardır komşumuz olan ve bizimle sayısız ortak paydalarda buluşan İran'ın sosyal ve kültürel yaşamının geçmişi ve bugünü hakkında sağlıklı bilgiler elde edebileceğiniz değerli bir kitap. Bunun en önemli nedeni, gerçek bir hayat hikâyesinin birebir aktarılmış bir nesri olması.
İran'da birçok yörede, tıpkı bizde olduğu gibi vatan toprağıyla ‘ana' özdeşleştirildiği ve vatan, namus telakki edildiğinden, bu sevgi isimlere de yansımış ve kız çocuklarına verilmiştir. Kitabın gerçek kahramanı olan İran Turabi Hanım, Şah döneminden başlayan çocukluk yıllarını anlatırken o dönem İran'ının sosyal ve kültürel yaşam tarzını, özellikle taşra insanının özelliklerini okuyucuyla samimi bir şekilde paylaşmaktadır. Okuyup halkına yararlı bir fert olabilme aşkıyla tutuşan İran Turabi Hanım, uzak beldelerdeki köyünden başkent Tahran'a kadarki yaşam süreci bizim Anadolu insanımızdan farksızdır. Şah'a karşı gerçekleştirilen İslam İnkılabını savunmuş ve sonra da İran'da başlayan İslami uyanışın diğer Müslüman ülkelere de sıçramasından büyük kaygı duyan Batı İttifak Güçleri ABD, Sovyet Rusya ve Avrupa'nın Saddam'ı İran'a saldırttığı 8 yıllık kutsal savunma yıllarında gönüllü sağlıkçı olarak cepheden cepheye koşmuş, devrimin ilk yıllarında hükümetteki bazı yetkililerle pervasızca uğraşmaktan da çekinmemiş gerçek anlamda mücadeleci, devrimci, fedakâr ve cesur bir kadın olan İran Turabi Hanım, bugün hayatta olan ilginç isimlerden biridir.
Neredeyse katılmadığı harekât ve gitmediği cephe kalmayan bu fedakâr ve korkusuz kadının, vatan savunması konusunda bugün sadece İran kültüründe değil, kendi kültürümüzde de gençlere örnek gösterilebilecek canlı bir kültür modeli olmasının, bu kitabı okumak için yeterli bir sebep olduğu kanaatindeyim.
Şiva Seccadi Hanım, İran Hanım'la yüz yüze konuşup onun hayatını bizzat kendisinden dinledi, bu hatıratı teybe kaydedip sonra da kitaplaştırdı. Ben bu değerli hatırata ince ve zarif bazı edebi dokunuşlarda da bulunarak onu çevirirken, aynı zamanda romanlaştırdım. Elinizdeki eser, Farsça'dan çevirdiğim 345. kitabım oldu. Umarım yararlı süreç devam eder.
Bugün gerçekten İran'ı merak edenlerin, onu bir de İran Turabi Hanım'dan dinlemelerini tavsiye ederim.