İskender'in Seferleri üzerine bu eşsiz kitap İ.S. 2. yüzyılda bir Roma İmparatorluğu yurttaşı olan Nikomedyalı Arrian tarihi efsaneden ayıklamaya ve olguların kendilerine ulaşmaya çabalar. Çizdiği tarihsel tablo bugün İskender ve dönemi hakkında bildiklerimizin birincil kaynağıdır. Yalnızca olayları aktarmakla kalmaz, ama tarihi bir dönüm noktasından geçiren bireylerin karakterlerini, inançlarını ve tutkularını da sunar. İskender'in imgesinde, insanın ne kadar büyük, ne kadar önemli ve ne kadar güzel olabileceğini gösterir.
“Hiçbir Hintli kalenin duvarında durmakta olan İskender'e yaklaşmayı göze alamadı. Ama şimdi yakın kulelerdeki her atıcının hedefi olmuştu. Aşağıdan kentten de ona doğru atışlar yapılıyordu, ve bunlar fazla uzaktan gelmiyordu, çünkü tam bu noktada duvarın yakınında yüksek bir tabya vardı. Herkes orada duranın gerçekten de İskender olduğunu anladı. Efsanevi yürekliliği ve parlayan zırhı onu ele veriyordu. Birden olduğu yerde kalacak olursa hiçbir şey başaramadan öldürebileceğini anladı. Ama eğer aşağıya kalenin içerisine sıçrayacak olursa, tam bu davranışıyla Hintlileri korkutabilirdi. Ya da hiç olmazsa, eğer yazgısı ölmekse, ölüme dövüşmeden gitmemiş olur ve eylemi bir başarının tacı olarak insanların dudaklarında yaşardı. Düşünmek davranmaktı, ve daha öte duraksamadan aşağı atladı.“
İskender'in Seferleri üzerine bu eşsiz kitap İ.S. 2. yüzyılda bir Roma İmparatorluğu yurttaşı olan Nikomedyalı Arrian tarihi efsaneden ayıklamaya ve olguların kendilerine ulaşmaya çabalar. Çizdiği tarihsel tablo bugün İskender ve dönemi hakkında bildiklerimizin birincil kaynağıdır. Yalnızca olayları aktarmakla kalmaz, ama tarihi bir dönüm noktasından geçiren bireylerin karakterlerini, inançlarını ve tutkularını da sunar. İskender'in imgesinde, insanın ne kadar büyük, ne kadar önemli ve ne kadar güzel olabileceğini gösterir.
“Hiçbir Hintli kalenin duvarında durmakta olan İskender'e yaklaşmayı göze alamadı. Ama şimdi yakın kulelerdeki her atıcının hedefi olmuştu. Aşağıdan kentten de ona doğru atışlar yapılıyordu, ve bunlar fazla uzaktan gelmiyordu, çünkü tam bu noktada duvarın yakınında yüksek bir tabya vardı. Herkes orada duranın gerçekten de İskender olduğunu anladı. Efsanevi yürekliliği ve parlayan zırhı onu ele veriyordu. Birden olduğu yerde kalacak olursa hiçbir şey başaramadan öldürebileceğini anladı. Ama eğer aşağıya kalenin içerisine sıçrayacak olursa, tam bu davranışıyla Hintlileri korkutabilirdi. Ya da hiç olmazsa, eğer yazgısı ölmekse, ölüme dövüşmeden gitmemiş olur ve eylemi bir başarının tacı olarak insanların dudaklarında yaşardı. Düşünmek davranmaktı, ve daha öte duraksamadan aşağı atladı.“