İslam Ahlakı ve Seküler Etik

Stok Kodu:
9786257243186
Boyut:
16.00x24.00
Sayfa Sayısı:
137
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2020-09
Kapak Türü:
Ciltsiz
Kağıt Türü:
2. Hamur
Dili:
Türkçe
45,57
9786257243186
709008
İslam Ahlakı ve Seküler Etik
İslam Ahlakı ve Seküler Etik
45.57

Ahlak, sözlük anlamında yaratılıştan gelen, fıtratımıza uygun olan iyi ve kötü huy demektir. Bundan dolayı ister ateist olsun ister başka dinden olsun herkesin bir ahlak anlayışı (bireyci-toplumcu etik) vardır. Terim olarak da güzel ahlak, insanın doğuştan getirdiği manevi özellikleri iradesiyle kendisine ve başka varlıklara (Allah-İnsan-Hayvan-Bitki) devamlı iyi davranması, haklarına saygı göstermesidir. Güzel Ahlak, varlıklar arasında ayrım yapmamak ise EN YÜCE VARLIK ALLAH olduğuna göre ilk saygı Allah'ın varlığına olursa (iman-sâlih amel), iyilik ve güzel ahlak oluşur. Bir kişi, en yüce varlık olan ALLAH'A saygı göstermiyor, sadece insana saygı gösteriyor ise ayrımcıdır, sözde ve eksik ahlaklıdır. Ahlak duygusunun kaynağı doğuştan geliyordu. Ahlakın kaynağı ise İslam'a göre dindir (Kitap/Sünnet). En güzel örnek olarak da çevremiz ve müslümanlar değil gerçek ahlakta davranışları ile zirvede olan Hz. Muhammedin (s.a.v.) söyledikleri, yaptıklarıdır (İnsan-ı Kamil). Ahlak ilkelerini belirleyen birey olarak insanın kendisi (akıl-haz-menfaat-ego v.b.) veya toplum (gelenek-görenek v.b.) değildir. Çünkü tohum olarak doğuştan gelen ahlak duygusunu sağlam bir toprağa ektiğimiz zaman kalıcı ahlak oluşur. Beslenen kaynak çok önemlidir. Ahlaki davranışta devamlılık önemli bir ilkedir. Bugün dürüst, yarın yalancı ise, o huy yerleşmemişse, hakikatte güzel ahlak değil sözde ahlak oluşur. Belirlenen ilke, ezeli ve ebedi, en mükemmel varlık olan Allah'a dayanıyor ise ahlak kalıcı olur. Yani ahlaki davranışı yaparken ilke olarak Allah'ın söylediği ve Peygamberin uyguladığı ilkelerden beslenecek ve niyeti, amacı sadece Allah'ın rızasını kazanmak için (İhlas) yapılıyor ise güzel ahlak ortaya çıkacaktır. Müslüman toplumlardaki çürümenin sebebi batının kültürünü taklit, Kuran ve Sünnetten uzaklaşmadır. Müslüman toplumlardaki çürümeye baktığımızda batı ile karşılaştırdığımızda yine de batıya göre iyi durumdadır.Batıdaki Seküler (dünyevi) İnsan merkezli Hümanist anlayış ile güzel ahlak hem batıda hem de doğuda (özenti ile) sadece insan merkezli ahlak anlayışı oluşmuştur. İslam'ın ahlak anlayışında ise güzel ahlak sadece insan, hayvan ve doğaya değil bütün varlıklara saygı gösteriliyor ise oluşur. Allah'ın hakkına ve kul hakkına dikkat edildiği ölçüde özde ahlak vardır. İnsanın (can-mal-nesil-akıl-din) hakkına, hayvanın ve doğanın hakkına Yaratandan ötürü saygı göstermektir. Mesela Kur'an'da zulüm ile ilgili ayetlere baktığımızda Allah'a yapılan saygısızlığın (şirk inancı) daha çok zikredildiği görülecektir. Doğu dünyası Stockholm sendromu ile maddi refaha ulaşmış zengin ve güçlü batıyı taklit ederek kendi özünden kopmaya başlamıştır. Batı dünyasında gerçek güzel ahlak yoktur sözde ahlak vardır. Emperyalist Batı dünyası materyalist (maddeci), bireyci, hazcı, pragmatist bir anlayışı ile hem kendi insanlarını hem de diğer milletleri ve dahi hayvanları, doğayı her zaman sömürmüş, zulmetmiştir. Modern dünyada geldiğimiz çürümüşlük ortadadır. Bunun da müsebbibi barbar batıdır. Bu çalışmamızda İslam ahlakının temellerini, özelliklerini, ihlas kavramını, güzel ahlakın nasıl ortaya çıkacağını ve emperyalist olan batı toplumunun dünyayı algı operasyonları ile insan haklarında örnek toplummuş gibi gösterilmesinin yanlış olduğunu göstermeye çalıştık.

Ahlak, sözlük anlamında yaratılıştan gelen, fıtratımıza uygun olan iyi ve kötü huy demektir. Bundan dolayı ister ateist olsun ister başka dinden olsun herkesin bir ahlak anlayışı (bireyci-toplumcu etik) vardır. Terim olarak da güzel ahlak, insanın doğuştan getirdiği manevi özellikleri iradesiyle kendisine ve başka varlıklara (Allah-İnsan-Hayvan-Bitki) devamlı iyi davranması, haklarına saygı göstermesidir. Güzel Ahlak, varlıklar arasında ayrım yapmamak ise EN YÜCE VARLIK ALLAH olduğuna göre ilk saygı Allah'ın varlığına olursa (iman-sâlih amel), iyilik ve güzel ahlak oluşur. Bir kişi, en yüce varlık olan ALLAH'A saygı göstermiyor, sadece insana saygı gösteriyor ise ayrımcıdır, sözde ve eksik ahlaklıdır. Ahlak duygusunun kaynağı doğuştan geliyordu. Ahlakın kaynağı ise İslam'a göre dindir (Kitap/Sünnet). En güzel örnek olarak da çevremiz ve müslümanlar değil gerçek ahlakta davranışları ile zirvede olan Hz. Muhammedin (s.a.v.) söyledikleri, yaptıklarıdır (İnsan-ı Kamil). Ahlak ilkelerini belirleyen birey olarak insanın kendisi (akıl-haz-menfaat-ego v.b.) veya toplum (gelenek-görenek v.b.) değildir. Çünkü tohum olarak doğuştan gelen ahlak duygusunu sağlam bir toprağa ektiğimiz zaman kalıcı ahlak oluşur. Beslenen kaynak çok önemlidir. Ahlaki davranışta devamlılık önemli bir ilkedir. Bugün dürüst, yarın yalancı ise, o huy yerleşmemişse, hakikatte güzel ahlak değil sözde ahlak oluşur. Belirlenen ilke, ezeli ve ebedi, en mükemmel varlık olan Allah'a dayanıyor ise ahlak kalıcı olur. Yani ahlaki davranışı yaparken ilke olarak Allah'ın söylediği ve Peygamberin uyguladığı ilkelerden beslenecek ve niyeti, amacı sadece Allah'ın rızasını kazanmak için (İhlas) yapılıyor ise güzel ahlak ortaya çıkacaktır. Müslüman toplumlardaki çürümenin sebebi batının kültürünü taklit, Kuran ve Sünnetten uzaklaşmadır. Müslüman toplumlardaki çürümeye baktığımızda batı ile karşılaştırdığımızda yine de batıya göre iyi durumdadır.Batıdaki Seküler (dünyevi) İnsan merkezli Hümanist anlayış ile güzel ahlak hem batıda hem de doğuda (özenti ile) sadece insan merkezli ahlak anlayışı oluşmuştur. İslam'ın ahlak anlayışında ise güzel ahlak sadece insan, hayvan ve doğaya değil bütün varlıklara saygı gösteriliyor ise oluşur. Allah'ın hakkına ve kul hakkına dikkat edildiği ölçüde özde ahlak vardır. İnsanın (can-mal-nesil-akıl-din) hakkına, hayvanın ve doğanın hakkına Yaratandan ötürü saygı göstermektir. Mesela Kur'an'da zulüm ile ilgili ayetlere baktığımızda Allah'a yapılan saygısızlığın (şirk inancı) daha çok zikredildiği görülecektir. Doğu dünyası Stockholm sendromu ile maddi refaha ulaşmış zengin ve güçlü batıyı taklit ederek kendi özünden kopmaya başlamıştır. Batı dünyasında gerçek güzel ahlak yoktur sözde ahlak vardır. Emperyalist Batı dünyası materyalist (maddeci), bireyci, hazcı, pragmatist bir anlayışı ile hem kendi insanlarını hem de diğer milletleri ve dahi hayvanları, doğayı her zaman sömürmüş, zulmetmiştir. Modern dünyada geldiğimiz çürümüşlük ortadadır. Bunun da müsebbibi barbar batıdır. Bu çalışmamızda İslam ahlakının temellerini, özelliklerini, ihlas kavramını, güzel ahlakın nasıl ortaya çıkacağını ve emperyalist olan batı toplumunun dünyayı algı operasyonları ile insan haklarında örnek toplummuş gibi gösterilmesinin yanlış olduğunu göstermeye çalıştık.

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat