Hukukun diğer dallarına göre ceza hukukunun ayrı bir yeri ve önemi var. Kuşkusuz bunun en önemli sebebi, ceza hukukunun gerek mağdur gerek fail açısından insan hayatına dokunan, acı veren ve bir kısım hak yoksunluklarına sebep olan bir tarafının olması. Hukukun diğer dalları için de geçerli olmasına rağmen, adalet denilince akla ilk olarak ceza hukukun gelmesinin sebebi bu olmalı.
Tarihi süreç içerisinde bir taraftan en doğru ve adil, diğer taraftan suçları önleme adına bazen mağdur, bazen failin ön plana çıktığı çeşitli ceza siyaseti anlayışları gündeme gelmiştir. Batı'da Aydınla Çağı ile cezalandırmada yeni bir dönemin başladığı kabul edilmektedir.
Cezalandırmada işkenceye varan Orta Çağ uygulamalarına bir tepki olarak gelişen bu dönem, mağdurdan çok suçlu haklarının ön plana çıktığı bir dönem olmuştur. Tarihi süreç içerisinde dönemin fikir akımlarının da etkisiyle bazen mağdur, bazen suçlular lehine değişen, en ağırından en hafifine farklı yaptırım türleri gündeme gelmiştir. Söz konusu yaptırım türleri fail ve mağdur başta olmak üzere toplumun tüm kesimleri tarafından sürekli sorgulanmıştır. Bu durumu ceza hukuku kapsamında süregelen hukuk ve adalet arayışı olarak değerlendirmek mümkündür. İslâm ceza hukukunun vahiy kaynaklı olması konuyu daha farklı bir boyuta taşımaktadır. Zira ilahi kaynaktan beslenen tüm kutsal metinlerde olduğu gibi, İslâm'ın da öne çıkardığı kavramların başında adalet gelmektedir.
Çalışmamız üç ana bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde ceza hukuku ilke ve kavramları İslâm ceza hukuku ile karşılaştırmalı olarak ele alınmaktadır. İkinci bölümde klasik kaynaklara dayalı olarak İslâm ceza hukukunda suç ve cezalar detaylı bir şekilde ele alınmakta, yeri geldikçe konuyla ilgili değerlendirmeler yapılmakta ve bu bağlamda farklı görüşlere yer verilmektedir. Üçüncü bölümde İslâm ceza hukuku üzerinden genel olarak ceza hukukuna farklı bir bakış ve yeni bir anlayış getirilmektedir. Suç-ceza uygunluğu (mümâselet) olarak nitelendirilen söz konusu anlayışı, suça göre ceza belirleme siyaseti olarak da ifade etmek mümkündür. Bu bağlamda İslâm ceza hukukunda hadler olarak nitelendirilen suçların dışında kalan suçlar için, farklı ceza önerileri sunulmaktadır
Elinizdeki kitapta, İslam ceza hukukuna dair konular klasik ve çağdaş kaynaklar esas alınarak eleştirel bir bakış açısıyla ele alınmaktadır. Bunun yanında, ceza hukuku adına “suça göre ceza siyaseti” olarak niteleyebileceğimiz yeni bir yaklaşım ortaya konulmakta ve bu bağlamda bir kısım suçlar için ceza önerileri sunulmaktadır.
Hukukun diğer dallarına göre ceza hukukunun ayrı bir yeri ve önemi var. Kuşkusuz bunun en önemli sebebi, ceza hukukunun gerek mağdur gerek fail açısından insan hayatına dokunan, acı veren ve bir kısım hak yoksunluklarına sebep olan bir tarafının olması. Hukukun diğer dalları için de geçerli olmasına rağmen, adalet denilince akla ilk olarak ceza hukukun gelmesinin sebebi bu olmalı.
Tarihi süreç içerisinde bir taraftan en doğru ve adil, diğer taraftan suçları önleme adına bazen mağdur, bazen failin ön plana çıktığı çeşitli ceza siyaseti anlayışları gündeme gelmiştir. Batı'da Aydınla Çağı ile cezalandırmada yeni bir dönemin başladığı kabul edilmektedir.
Cezalandırmada işkenceye varan Orta Çağ uygulamalarına bir tepki olarak gelişen bu dönem, mağdurdan çok suçlu haklarının ön plana çıktığı bir dönem olmuştur. Tarihi süreç içerisinde dönemin fikir akımlarının da etkisiyle bazen mağdur, bazen suçlular lehine değişen, en ağırından en hafifine farklı yaptırım türleri gündeme gelmiştir. Söz konusu yaptırım türleri fail ve mağdur başta olmak üzere toplumun tüm kesimleri tarafından sürekli sorgulanmıştır. Bu durumu ceza hukuku kapsamında süregelen hukuk ve adalet arayışı olarak değerlendirmek mümkündür. İslâm ceza hukukunun vahiy kaynaklı olması konuyu daha farklı bir boyuta taşımaktadır. Zira ilahi kaynaktan beslenen tüm kutsal metinlerde olduğu gibi, İslâm'ın da öne çıkardığı kavramların başında adalet gelmektedir.
Çalışmamız üç ana bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde ceza hukuku ilke ve kavramları İslâm ceza hukuku ile karşılaştırmalı olarak ele alınmaktadır. İkinci bölümde klasik kaynaklara dayalı olarak İslâm ceza hukukunda suç ve cezalar detaylı bir şekilde ele alınmakta, yeri geldikçe konuyla ilgili değerlendirmeler yapılmakta ve bu bağlamda farklı görüşlere yer verilmektedir. Üçüncü bölümde İslâm ceza hukuku üzerinden genel olarak ceza hukukuna farklı bir bakış ve yeni bir anlayış getirilmektedir. Suç-ceza uygunluğu (mümâselet) olarak nitelendirilen söz konusu anlayışı, suça göre ceza belirleme siyaseti olarak da ifade etmek mümkündür. Bu bağlamda İslâm ceza hukukunda hadler olarak nitelendirilen suçların dışında kalan suçlar için, farklı ceza önerileri sunulmaktadır
Elinizdeki kitapta, İslam ceza hukukuna dair konular klasik ve çağdaş kaynaklar esas alınarak eleştirel bir bakış açısıyla ele alınmaktadır. Bunun yanında, ceza hukuku adına “suça göre ceza siyaseti” olarak niteleyebileceğimiz yeni bir yaklaşım ortaya konulmakta ve bu bağlamda bir kısım suçlar için ceza önerileri sunulmaktadır.