Prof. Dr. Ahmet Arslan'ın İslâm Felsefesi Üzerine adlı bu kitabı, yazarın aynı konuda değişik kaynaklarda yayınlanmış makalelerini belirli bir sistematik içinde bir araya getiriyor. Eserde yer alan tüm makalelerin ortak konusu ise genel olarak İslâm felsefesini, İslâm dünyasında felsefe olarak tanımlanan hareketleri ve bunların temsilcilerini ele alıyor. Arslan, öncelikle genel olarak İslâm'da felsefe diye bir şeyin olup olmadığı, varsa bu felsefenin hangi alanlarda hangi disiplinlerde aranması gerektiğini, bu disiplinlerde ortaya konmuş çalışmaların ve bunlara hâkim olan düşünce ve zihniyetin neye dayanarak “felsefî” olarak adlandırıldığını tartışmakta; İslâm düşüncesinin iki büyük geleneği olan kelâm ve tasavvufu yorumlarken, bu anlamda İslâm felsefesinin özgünlüğünü, bundan ne kastedildiğini ve Yunan tarzı felsefe geleneği üzerine düşüncelerini açıklamaktadır.
Prof. Arslan, bu eserinde İbni Sina'nın dinle felsefe arasındaki ilişkiler hakkındaki görüşleri ile İbni Haldun'un mantık üzerine tezlerini, Spinoza ve Aristoteles'in düşünce sistemleriyle karşılaştırarak, İslâm felsefesinin dili ve söylemi üzerine genellemeler yapıyor. Yazar, Spinoza'nın öğretisinde kendi deha ve özgünlüğünün yanısıra İslâm filozoflarından ne denli etkilendiğini de tespit ederken, benzer şekilde Aristoteles'in mantık, bilgi kuramı ve metodoloji üzerine görüşlerinin, İbni Haldun tarafından nasıl eleştirel bir biçimde kavrandığını da dile getiriyor. İslâm Felsefesi Üzerine, İslâm düşünce dünyasını, zihniyet alanlarını kavramak ve tartışmak için çok önemli bir kaynak özelliğini taşımaktadır.
Prof. Dr. Ahmet Arslan'ın İslâm Felsefesi Üzerine adlı bu kitabı, yazarın aynı konuda değişik kaynaklarda yayınlanmış makalelerini belirli bir sistematik içinde bir araya getiriyor. Eserde yer alan tüm makalelerin ortak konusu ise genel olarak İslâm felsefesini, İslâm dünyasında felsefe olarak tanımlanan hareketleri ve bunların temsilcilerini ele alıyor. Arslan, öncelikle genel olarak İslâm'da felsefe diye bir şeyin olup olmadığı, varsa bu felsefenin hangi alanlarda hangi disiplinlerde aranması gerektiğini, bu disiplinlerde ortaya konmuş çalışmaların ve bunlara hâkim olan düşünce ve zihniyetin neye dayanarak “felsefî” olarak adlandırıldığını tartışmakta; İslâm düşüncesinin iki büyük geleneği olan kelâm ve tasavvufu yorumlarken, bu anlamda İslâm felsefesinin özgünlüğünü, bundan ne kastedildiğini ve Yunan tarzı felsefe geleneği üzerine düşüncelerini açıklamaktadır.
Prof. Arslan, bu eserinde İbni Sina'nın dinle felsefe arasındaki ilişkiler hakkındaki görüşleri ile İbni Haldun'un mantık üzerine tezlerini, Spinoza ve Aristoteles'in düşünce sistemleriyle karşılaştırarak, İslâm felsefesinin dili ve söylemi üzerine genellemeler yapıyor. Yazar, Spinoza'nın öğretisinde kendi deha ve özgünlüğünün yanısıra İslâm filozoflarından ne denli etkilendiğini de tespit ederken, benzer şekilde Aristoteles'in mantık, bilgi kuramı ve metodoloji üzerine görüşlerinin, İbni Haldun tarafından nasıl eleştirel bir biçimde kavrandığını da dile getiriyor. İslâm Felsefesi Üzerine, İslâm düşünce dünyasını, zihniyet alanlarını kavramak ve tartışmak için çok önemli bir kaynak özelliğini taşımaktadır.