İnsanların birbirleriyle olan muamelelerinde uymaları gereken kurallar gerek Kur'ân'da gerekse sünnette, genel ilkeler ve özel hükümler bağlamında bildirilmiştir. İslam âlimleri de bu iki temel kaynakta yer alan ilkeler doğrultusunda, meydana gelen yeni olaylarla ilgili hükümlere ulaşmak için çaba sarf etmişlerdir. İslam hukukunda muamelat alanında en temel ilke, başkalarına (haksız bir şekilde) zarar vermemek, zarar verilmişse de bunu en güzel şekilde telafi etmektir. İslam dininde insanların birbiri ile olan ilişkilerinde asıl önemli olan husus Allah korkusu, ahlakîlik ilkesi ve kul hakkı bilincidir. Müslüman bir bireyin davranışlarında aslolan haksızlık yapmaması ve zulmetmemesidir. Başkasına haksız bir şekilde verilen zararlarda ise başta ceza hukuku olmak üzere borçlar hukuku ve tazminat hukuku bağlamında müeyyideler uygulanarak zararlar telafi edilmiş ve toplumda oluşan huzursuzluk, kin, nefret ve düşmanlık giderilmeye çalışılmıştır. Kişiye verilen zararlar ya maddî ya da manevî zararlardır. Manevî zararlar kişinin mal varlığında bir eksilmeye sebep olmayan fakat şahsiyeti, kişiliği, şeref ve onurunu zedeleyen durumlardır. Maddî zararlar ise, kişinin malvarlığı ve bedenine yönelik meydana gelen zararlardır. Mala verilen zararların birçok çeşidi sayılabilir. Örneğin malın kısmen veya tamamen yok olması, maldaki bir takım özelliklerin yok olması, piyasada ki değerinin düşmesi, malda üreyen artışların telefi, menfaat kaybı gibi durumlar mala verilen zarar bağlamında değerlendirilmiştir
İnsanların birbirleriyle olan muamelelerinde uymaları gereken kurallar gerek Kur'ân'da gerekse sünnette, genel ilkeler ve özel hükümler bağlamında bildirilmiştir. İslam âlimleri de bu iki temel kaynakta yer alan ilkeler doğrultusunda, meydana gelen yeni olaylarla ilgili hükümlere ulaşmak için çaba sarf etmişlerdir. İslam hukukunda muamelat alanında en temel ilke, başkalarına (haksız bir şekilde) zarar vermemek, zarar verilmişse de bunu en güzel şekilde telafi etmektir. İslam dininde insanların birbiri ile olan ilişkilerinde asıl önemli olan husus Allah korkusu, ahlakîlik ilkesi ve kul hakkı bilincidir. Müslüman bir bireyin davranışlarında aslolan haksızlık yapmaması ve zulmetmemesidir. Başkasına haksız bir şekilde verilen zararlarda ise başta ceza hukuku olmak üzere borçlar hukuku ve tazminat hukuku bağlamında müeyyideler uygulanarak zararlar telafi edilmiş ve toplumda oluşan huzursuzluk, kin, nefret ve düşmanlık giderilmeye çalışılmıştır. Kişiye verilen zararlar ya maddî ya da manevî zararlardır. Manevî zararlar kişinin mal varlığında bir eksilmeye sebep olmayan fakat şahsiyeti, kişiliği, şeref ve onurunu zedeleyen durumlardır. Maddî zararlar ise, kişinin malvarlığı ve bedenine yönelik meydana gelen zararlardır. Mala verilen zararların birçok çeşidi sayılabilir. Örneğin malın kısmen veya tamamen yok olması, maldaki bir takım özelliklerin yok olması, piyasada ki değerinin düşmesi, malda üreyen artışların telefi, menfaat kaybı gibi durumlar mala verilen zarar bağlamında değerlendirilmiştir