İnsanın temiz vicdanlı, hakikaten şuurlu, üstün ahlâklı olmasının yegâne sırrı “iman”dır. Kardeşini kendine tercih, dava uğrunda canını feda, samimi sevgi, şefkat hissi, iyilikte bulunma, hayır yolunda yardımlaşma, yeryüzünün numune bir hayat yaşama gibi insani ve içtimai sıfatlar ancak bu imandan husule gelir. Hiçbir kimse, iyi bir vicdana sahip olmadıkça doğru olamaz.
Hiçbir millet, aralarında sevgi, yardımlaşma, kardeşini kendine tercih etme, cihadda bulunma vb. hususiyetlere sahip olmadan yükselemez. İman olmazsa bütün hususiyetler de olmayacaktır. Ve böylece cemiyet birbirini yiyen canavarlar haline gelecekler. Eski ve yeni hadiseler bunun delilidir. Hz. Musa (a.s.), Hz. İsa (a.s.) ve Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.)'in başardıkları manevi inkılab ve ıslahata, yaydıkları medeniyete hiçbir inkılab, hiçbir ıslahat, hiçbir medeniyet erişememiştir. İnsanlığın kurtuluşu hiç şüphesiz ki İslam'dadır.
İnsanın temiz vicdanlı, hakikaten şuurlu, üstün ahlâklı olmasının yegâne sırrı “iman”dır. Kardeşini kendine tercih, dava uğrunda canını feda, samimi sevgi, şefkat hissi, iyilikte bulunma, hayır yolunda yardımlaşma, yeryüzünün numune bir hayat yaşama gibi insani ve içtimai sıfatlar ancak bu imandan husule gelir. Hiçbir kimse, iyi bir vicdana sahip olmadıkça doğru olamaz.
Hiçbir millet, aralarında sevgi, yardımlaşma, kardeşini kendine tercih etme, cihadda bulunma vb. hususiyetlere sahip olmadan yükselemez. İman olmazsa bütün hususiyetler de olmayacaktır. Ve böylece cemiyet birbirini yiyen canavarlar haline gelecekler. Eski ve yeni hadiseler bunun delilidir. Hz. Musa (a.s.), Hz. İsa (a.s.) ve Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.)'in başardıkları manevi inkılab ve ıslahata, yaydıkları medeniyete hiçbir inkılab, hiçbir ıslahat, hiçbir medeniyet erişememiştir. İnsanlığın kurtuluşu hiç şüphesiz ki İslam'dadır.