Gerçek şu ki dünyanın neresinde olursa olsun, genellikle Müslümanlar, İslam'ı (gereği gibi) bilmiyorlar, açık ve seçik olan yoldan sapmış bulunuyorlar. Bugün dünyanın hiçbir yerinde –ister yönetim ve siyasette, ister ekonomik ve sosyal alanda veya kişi ve toplumları ilgilendiren başka her hangi bir konuda olsun isterse sosyal düzenin üzerinde yükseldiği temellerde olsun isterse de toplumun düzeltilmesi ve mutlu kılınması için davet edilen esas ve prensiplerde olsun- Allah'ın indirdiği şekliyle, İslam'ı uygulama alanı bulunmamaktadır. Müslümanlar, İslam'dan o derece sapma gösterdiler ki sonunda İslam'ın hükümlerini terk ettiler; sonra da kendi nefsi isteklerinden ve menfaatlerinden kaynaklanan ve bunlar üzerinde yükselen hükümler düzdüler kendilerine. Bu ise çözülüş ve bozuluşa götürdü onları, memleketlerini kötülüklerle ve günahlarla doldurup taşırdı, toplumlarını sıkıntılara ve fakirliğe boğdu.
Gerçek şu ki dünyanın neresinde olursa olsun, genellikle Müslümanlar, İslam'ı (gereği gibi) bilmiyorlar, açık ve seçik olan yoldan sapmış bulunuyorlar. Bugün dünyanın hiçbir yerinde –ister yönetim ve siyasette, ister ekonomik ve sosyal alanda veya kişi ve toplumları ilgilendiren başka her hangi bir konuda olsun isterse sosyal düzenin üzerinde yükseldiği temellerde olsun isterse de toplumun düzeltilmesi ve mutlu kılınması için davet edilen esas ve prensiplerde olsun- Allah'ın indirdiği şekliyle, İslam'ı uygulama alanı bulunmamaktadır. Müslümanlar, İslam'dan o derece sapma gösterdiler ki sonunda İslam'ın hükümlerini terk ettiler; sonra da kendi nefsi isteklerinden ve menfaatlerinden kaynaklanan ve bunlar üzerinde yükselen hükümler düzdüler kendilerine. Bu ise çözülüş ve bozuluşa götürdü onları, memleketlerini kötülüklerle ve günahlarla doldurup taşırdı, toplumlarını sıkıntılara ve fakirliğe boğdu.