İslam hukukunda insan hakları adalet prensibinden hareketle ele alınmıştır. Adalet, eşitliği göz önünde bulundurduğu kadar, farklılığı da göz önünde bulundurmak zorundadır. Kadın ve erkeğin mutlak eşitliği fikri, diğer deyimle kadının erkek olma arzusu, onu insani boyutlarından koparıp kötürümleştirecektir. Zorunlu eşitlik alanlarının dışında kadın ve erkeğin birbirini tamamlayıcılığı fikrinin esas alınması gerekir. Kabul etmek gerekir ki, kadınlar fiziki ve psikolojik olarak farklı yaratılmışlardır. Fakat bu farklılık, noksanlık veya fazlalığa değil, görev farklılığına dönük işaretler olarak anlaşılmalıdır.
İslam hukukunda insan hakları adalet prensibinden hareketle ele alınmıştır. Adalet, eşitliği göz önünde bulundurduğu kadar, farklılığı da göz önünde bulundurmak zorundadır. Kadın ve erkeğin mutlak eşitliği fikri, diğer deyimle kadının erkek olma arzusu, onu insani boyutlarından koparıp kötürümleştirecektir. Zorunlu eşitlik alanlarının dışında kadın ve erkeğin birbirini tamamlayıcılığı fikrinin esas alınması gerekir. Kabul etmek gerekir ki, kadınlar fiziki ve psikolojik olarak farklı yaratılmışlardır. Fakat bu farklılık, noksanlık veya fazlalığa değil, görev farklılığına dönük işaretler olarak anlaşılmalıdır.