Bu çalışmanın amacı, meşruiyetini şûrâ ve biat ilkesinden alan “Hilafet” kurumunu, daha İslâmın ilk asrında, saltanata dönüştüren anlayışa karşı verilen mücadele ve kıyam (başkaldırı) hareketlerini incelemektir. Bilhassa Muaviye'nin, Hz. Osman'ın katledilmesinden sonra O'nun kanını bahane ederek, Hz. Ali'ye karşı çıkması ve daha sonra Hz. Hasan'ın da devre dışı kalmasıyla sahip olduğu yönetimi, kendi ölümünden sonra yerine geçmek üzere oğlu Yezid'e devrederek, hilâfet sistemini saltanat sistemine dönüştürmesi, müslümanların tarih boyunca eleştirdikleri konu olmuştur.
Tüm Emevî ve Abbasîler dönemi boyunca tahta geçen sultanlardan – birkaçı hariç - büyük çoğunluğu sahip olduğu otoriteyi, gerek halkın, gerekse İslâm ulemâsının üzerinde bir baskı unsuru olarak kullanmışlardır. Bu baskılardan en çok etkilenenler, her iki dönemde de sultanların keyfî uygulamalarına karşı çıkan alimler olmuştur. Bunların başında Ehli-Beyt soyundan gelen alimler üzerindeki baskıları çoğunluktadır.
Bu çalışmamızın esas konusunu oluşturan, saltanata karşı yapılan isyanlara geçmeden önce, İslâmî yönetim biçimi olan hilâfet kurumunun, niteliğini ve niceliğini, İslâm'da iktidarın kaynağını ve İslâmî yönetimin dayandığı temel ilkeri araştırdık. Temel ilkerin ne olduğu bilinirse, bu ilkelerden yapılan sapmalar daha kolay anlaşılır.
Bu çalışmanın amacı, meşruiyetini şûrâ ve biat ilkesinden alan “Hilafet” kurumunu, daha İslâmın ilk asrında, saltanata dönüştüren anlayışa karşı verilen mücadele ve kıyam (başkaldırı) hareketlerini incelemektir. Bilhassa Muaviye'nin, Hz. Osman'ın katledilmesinden sonra O'nun kanını bahane ederek, Hz. Ali'ye karşı çıkması ve daha sonra Hz. Hasan'ın da devre dışı kalmasıyla sahip olduğu yönetimi, kendi ölümünden sonra yerine geçmek üzere oğlu Yezid'e devrederek, hilâfet sistemini saltanat sistemine dönüştürmesi, müslümanların tarih boyunca eleştirdikleri konu olmuştur.
Tüm Emevî ve Abbasîler dönemi boyunca tahta geçen sultanlardan – birkaçı hariç - büyük çoğunluğu sahip olduğu otoriteyi, gerek halkın, gerekse İslâm ulemâsının üzerinde bir baskı unsuru olarak kullanmışlardır. Bu baskılardan en çok etkilenenler, her iki dönemde de sultanların keyfî uygulamalarına karşı çıkan alimler olmuştur. Bunların başında Ehli-Beyt soyundan gelen alimler üzerindeki baskıları çoğunluktadır.
Bu çalışmamızın esas konusunu oluşturan, saltanata karşı yapılan isyanlara geçmeden önce, İslâmî yönetim biçimi olan hilâfet kurumunun, niteliğini ve niceliğini, İslâm'da iktidarın kaynağını ve İslâmî yönetimin dayandığı temel ilkeri araştırdık. Temel ilkerin ne olduğu bilinirse, bu ilkelerden yapılan sapmalar daha kolay anlaşılır.