“Cemil'in memlekete dönüşü Türk tıbbında bir teceddüd devresi olmuştur. ‘Asepsi, antisepsi memleketin cerrahîsine Cemil'le girmiştir' denilebilir. Sade o kadar mı ? Cemil, ince zekâsıyla elde ettiği muvaffakiyetlerle o çorak devrede Garp kitaplarına giren ve ismi oralarda tekrar edilen hemen ilk âlimimizdi. O müşir üniformasıyla bize hocalık ederken, poliklinik derslerini emsalsiz bir vuzuh ve selasetle anlatırken biz Avrupa kitaplarında Cemil'in isimlerini görürdük. Belki o kitapların bir çoğunu kendisi de görmemiştir. Meselâ klorform altında kalbi duran bir hemoroidli hastaya suni teneffüs yaparken berkî bir sürat-i fikriye ile hemen göğüs kemiklerini keserek, kalbi ovarak masaj yapışla canlandırışı, harem ağalarında iğdişin cismanî ve ruhanî vücutta yaptığı değişiklikleri, murdar ilik yaralanmalarının dikilmesi, benim kitaplarda tesadüf ettiğim ilk Türk ismini taşıyan bir keşifdi, Cemil'in idi.”
Mazhar Osman, İstanbul Seririyatı, 1951
“Cemil'in memlekete dönüşü Türk tıbbında bir teceddüd devresi olmuştur. ‘Asepsi, antisepsi memleketin cerrahîsine Cemil'le girmiştir' denilebilir. Sade o kadar mı ? Cemil, ince zekâsıyla elde ettiği muvaffakiyetlerle o çorak devrede Garp kitaplarına giren ve ismi oralarda tekrar edilen hemen ilk âlimimizdi. O müşir üniformasıyla bize hocalık ederken, poliklinik derslerini emsalsiz bir vuzuh ve selasetle anlatırken biz Avrupa kitaplarında Cemil'in isimlerini görürdük. Belki o kitapların bir çoğunu kendisi de görmemiştir. Meselâ klorform altında kalbi duran bir hemoroidli hastaya suni teneffüs yaparken berkî bir sürat-i fikriye ile hemen göğüs kemiklerini keserek, kalbi ovarak masaj yapışla canlandırışı, harem ağalarında iğdişin cismanî ve ruhanî vücutta yaptığı değişiklikleri, murdar ilik yaralanmalarının dikilmesi, benim kitaplarda tesadüf ettiğim ilk Türk ismini taşıyan bir keşifdi, Cemil'in idi.”
Mazhar Osman, İstanbul Seririyatı, 1951