"İçinde yaşadığımız dünya hakkında, on altıncı ve on yedinci yüzyılların siyasal düşünürleri ve toplumsal eleştirmenlerinden öğrenecek çok şey vardır. Bugün, liberalizm ya da sosyalizm gibi aşina siyasal ideolojilerimiz, kendi köklerinin izlerini, bu çalkantılı dönemde ortaya çıkan düşüncelere; devlet, hukuk, özgürlük, mülkiyet, haklar ve demokrosi gibi erken dönem modern kavramlara kadar götürebilirler. Ayrıca bu düşünürler bize, kapitalizm hakkında da çok şey söyleyebilirler. Bizler sistemi, tartışmasız kabul ederken, onlar sistemin meydana gelişini gözlemlediler ve sistemin ürettiği muazzam toplumsal değişimlerden kaynaklanan aksamaları görüp yaşadılar. Bugün çok sayıda insan, kapitalizmi, evrensel ve kaçınılmaz bir doğa yasası olarak görürken, o zamanki insanlar için kapitalist mülkiyet ilişkileri doğal olmak dışında her anlama geliyordu. Bu ilişkilerin kurulması, her zaman mücadeleyi içeren bir süreçti ve mücadele içindeki tüm cephelerden bu ilişkiler hakkında öğrenecek şeylerimiz vardır. En azından, kapitalizmin ezeli ve ebedi olmadığını ve başka insani seçenekler olduğunu öğrenebiliriz. Son olarak, düzleyicilerden, Kazıcılardan ve diğer erken dönem modern radikallerden, özgürlük, eşitlik ve baskıcı iktidara karşı direnme konusunda halen öğrenecek çok şeyimiz vardır. Ancak bizler, ayrıca onların özgürleştirme projesini, modern kapitalizm tarafından girişi ve çıkışı tıkanmış hükümranlık alanlarına yaymaya ilişkin kendi yöntemlerimizi bulmak zorundayız."
"İçinde yaşadığımız dünya hakkında, on altıncı ve on yedinci yüzyılların siyasal düşünürleri ve toplumsal eleştirmenlerinden öğrenecek çok şey vardır. Bugün, liberalizm ya da sosyalizm gibi aşina siyasal ideolojilerimiz, kendi köklerinin izlerini, bu çalkantılı dönemde ortaya çıkan düşüncelere; devlet, hukuk, özgürlük, mülkiyet, haklar ve demokrosi gibi erken dönem modern kavramlara kadar götürebilirler. Ayrıca bu düşünürler bize, kapitalizm hakkında da çok şey söyleyebilirler. Bizler sistemi, tartışmasız kabul ederken, onlar sistemin meydana gelişini gözlemlediler ve sistemin ürettiği muazzam toplumsal değişimlerden kaynaklanan aksamaları görüp yaşadılar. Bugün çok sayıda insan, kapitalizmi, evrensel ve kaçınılmaz bir doğa yasası olarak görürken, o zamanki insanlar için kapitalist mülkiyet ilişkileri doğal olmak dışında her anlama geliyordu. Bu ilişkilerin kurulması, her zaman mücadeleyi içeren bir süreçti ve mücadele içindeki tüm cephelerden bu ilişkiler hakkında öğrenecek şeylerimiz vardır. En azından, kapitalizmin ezeli ve ebedi olmadığını ve başka insani seçenekler olduğunu öğrenebiliriz. Son olarak, düzleyicilerden, Kazıcılardan ve diğer erken dönem modern radikallerden, özgürlük, eşitlik ve baskıcı iktidara karşı direnme konusunda halen öğrenecek çok şeyimiz vardır. Ancak bizler, ayrıca onların özgürleştirme projesini, modern kapitalizm tarafından girişi ve çıkışı tıkanmış hükümranlık alanlarına yaymaya ilişkin kendi yöntemlerimizi bulmak zorundayız."