Maurice Blanchot, “İtiraf Edilemeyen Cemaat“te yirminci yüzyılda varoluşumuzu anlamlandırmış ve anlamlandırmaya devam eden “cemaat“ deneyimleri ışığında, birlikteliklerimizin özüne doğru lanetli ve çaresiz bir yolculuğa çıkmaktadır.
Varlık, kendi yetersizliğinin bilinciyle, kendini tamamlamak için değil, kendini tartışma konusu etmek için ötekine yönelir, ötekine, cemaate çağrı yapar, kendi dışına atılır, açılır, yetersizliğe son verecek şeyi değil, doldurdukça derinleşen eksiklikteki aşırılığı arar...
Maurice Blanchot, “İtiraf Edilemeyen Cemaat“te yirminci yüzyılda varoluşumuzu anlamlandırmış ve anlamlandırmaya devam eden “cemaat“ deneyimleri ışığında, birlikteliklerimizin özüne doğru lanetli ve çaresiz bir yolculuğa çıkmaktadır.
Varlık, kendi yetersizliğinin bilinciyle, kendini tamamlamak için değil, kendini tartışma konusu etmek için ötekine yönelir, ötekine, cemaate çağrı yapar, kendi dışına atılır, açılır, yetersizliğe son verecek şeyi değil, doldurdukça derinleşen eksiklikteki aşırılığı arar...