SSCB yok artık. Avrupa kıtası üzerinde Marksist-Leninist rejimler yok. Irak ile ABD arasında bir savaş yaşandı. Yugoslavya federe devleti parçalanması sürecinde ABD ve müttefikleri, Bosna'da akan kanı durdurma hususunda iktidarsız, yahut isteksiz olduklarını gösterdiler. Türkiye için yakın bir döneme kadar vazıh olan durum, yerini jeopolitik belirsizliğe bıraktı. Bugün Orta Asya, Kafkasya ve Balkanlar'da -çoğu kargaşa içinde olan- yeni bağımsız devletler var; Türkiye'nin bunlarla yakınlıkları bulunuyor ve bunlar Türkiye'nin kendileri bakımından aktif bir konuma sahip olmasını bekliyorlar. Fakat bu değişimlerin sonucu olarak Türkiye'nin karşı karşıya geldiği jeopolitik meseleler, jeokültürel meselelerin yanında solda sıfırdır. Tıpkı bugün dünyanın hemen her köşesinde olduğu gibi Türkiye'de insanlar kimlikleriyle çok alakadar hale gelmiş bulunuyorlar. Kimlik siyaseti, özgürleştirici fakat aynı zamanda çatıştırmacıdır. Mesele, herhangi birine saygısızlık etmeden çok sayıda kimliğe yer bulacak ne türde yeni bir manevi düzen inşa edebileceğimizdir.”
SSCB yok artık. Avrupa kıtası üzerinde Marksist-Leninist rejimler yok. Irak ile ABD arasında bir savaş yaşandı. Yugoslavya federe devleti parçalanması sürecinde ABD ve müttefikleri, Bosna'da akan kanı durdurma hususunda iktidarsız, yahut isteksiz olduklarını gösterdiler. Türkiye için yakın bir döneme kadar vazıh olan durum, yerini jeopolitik belirsizliğe bıraktı. Bugün Orta Asya, Kafkasya ve Balkanlar'da -çoğu kargaşa içinde olan- yeni bağımsız devletler var; Türkiye'nin bunlarla yakınlıkları bulunuyor ve bunlar Türkiye'nin kendileri bakımından aktif bir konuma sahip olmasını bekliyorlar. Fakat bu değişimlerin sonucu olarak Türkiye'nin karşı karşıya geldiği jeopolitik meseleler, jeokültürel meselelerin yanında solda sıfırdır. Tıpkı bugün dünyanın hemen her köşesinde olduğu gibi Türkiye'de insanlar kimlikleriyle çok alakadar hale gelmiş bulunuyorlar. Kimlik siyaseti, özgürleştirici fakat aynı zamanda çatıştırmacıdır. Mesele, herhangi birine saygısızlık etmeden çok sayıda kimliğe yer bulacak ne türde yeni bir manevi düzen inşa edebileceğimizdir.”