Bu çalışma, on yedinci yüzyılda Batı Düşüncesi Tarihinde yetişen büyük filozoflardan biri olan John Locke'un Din Felsefesi ile ilgili düşüncelerin tasvir etmeyi amaçlamaktadır. Hakkında çok şey söylenmesine ragmen, şu ana kadar Locke hakkında ülkemizde müstakil bir çalışma yapılmış değildir. Filozofların ahlakla ilgili görüşlerini ele alan bir çalışmayı bir yana bırakırsak, Locke hakkındaki bilgilerimiz çok yakın bir zamana kadar telif veya tercüme çeşitli Felsefe Tarihi kitaplarında yer alan eksik bilgilerden ibarettir. Bu da, Locke felsefesi hakkında bilerek veya bilmeyerek bir takım hatalı görüşlerin ortaya atılmasına neden oluyordu. Söz gelişi, Locke'un ampirist bilgi öğretisi göz önünde bulundurularak, onun ideal varlık alanını rasyonal düşünme ve konuşmanın sınırları dışında tuttuğu; daha da ileri, bu varlık alanını kabul etmediği gibi görüşler ileri sürülüyordu.
Bu çalışmada Locke Felsefesi hakkında ileri sürülen bu benzeri yanlış görüşlere işaret edilmektedir. Ampirizmin babası olarak kabul edilen Locke'un, Din Felsefesinin problemleri ile ilgili önemli görüşleri bulunmamaktadir. Ancak, Locke'un daha çok epistemoloji ile ilgili görüşleri sayesinde tanınmış olması, onun Din Felsefesi ile ilgili yönünün incelenmesini büyük ölçüde engellemiştir. Dolayısıyla bu eser Locke'un Finfelsefesi ile ilgili görüşlerinin özellikle Türk felsefe dünyasina tanıtılmasına bir katkıda bulunmayı ve bu doğrultuda bir başlangıç olmayı hedeflemektedir.
Bu çalışma, on yedinci yüzyılda Batı Düşüncesi Tarihinde yetişen büyük filozoflardan biri olan John Locke'un Din Felsefesi ile ilgili düşüncelerin tasvir etmeyi amaçlamaktadır. Hakkında çok şey söylenmesine ragmen, şu ana kadar Locke hakkında ülkemizde müstakil bir çalışma yapılmış değildir. Filozofların ahlakla ilgili görüşlerini ele alan bir çalışmayı bir yana bırakırsak, Locke hakkındaki bilgilerimiz çok yakın bir zamana kadar telif veya tercüme çeşitli Felsefe Tarihi kitaplarında yer alan eksik bilgilerden ibarettir. Bu da, Locke felsefesi hakkında bilerek veya bilmeyerek bir takım hatalı görüşlerin ortaya atılmasına neden oluyordu. Söz gelişi, Locke'un ampirist bilgi öğretisi göz önünde bulundurularak, onun ideal varlık alanını rasyonal düşünme ve konuşmanın sınırları dışında tuttuğu; daha da ileri, bu varlık alanını kabul etmediği gibi görüşler ileri sürülüyordu.
Bu çalışmada Locke Felsefesi hakkında ileri sürülen bu benzeri yanlış görüşlere işaret edilmektedir. Ampirizmin babası olarak kabul edilen Locke'un, Din Felsefesinin problemleri ile ilgili önemli görüşleri bulunmamaktadir. Ancak, Locke'un daha çok epistemoloji ile ilgili görüşleri sayesinde tanınmış olması, onun Din Felsefesi ile ilgili yönünün incelenmesini büyük ölçüde engellemiştir. Dolayısıyla bu eser Locke'un Finfelsefesi ile ilgili görüşlerinin özellikle Türk felsefe dünyasina tanıtılmasına bir katkıda bulunmayı ve bu doğrultuda bir başlangıç olmayı hedeflemektedir.