İçlerinden bebekler gibi ağlayarak öldüler hepsi de. Uğruna öldükleri, uğruna savaştıkları şeyi unuttular. İnsanın anlayabileceği şeyleri düşündüler. Bir arkadaş yüzünün hasretiyle öldüler. Bir ana, bir baba, bir kadın ve bir çocuk sesini duymak için inleyerek öldüler. Doğdukları yeri son bir kere daha görmek, son bir kere daha görebilmek için yürekleri acıyarak öldüler. Yaşamak için derin iç çekişlerle, sızlanarak öldüler. Neyin önemli olduğunu biliyorlardı. Hayatın her şey demek olduğunu biliyorlardı. Hıçkırıklar içinde haykırarak öldüler bunun için. Ölüm anlarında kafalarından geçen tek cümle; "Yaşamak istiyorum, yaşamak istiyorum, yaşamak istiyorum" olmuştu...
Bu sıradan bir savaş değildi. Bu, dünyayı demokrasi için güvenli bir yer haline getirmek için yapılan bir savaştı. Ve eğer demokrasi güven içinde olursa, bu uğurda kaybedilen hiçbir şeyin bir değeri olmayacaktı milyonlarca ölü bedenin ya da binlerce heba olmuş yaşamın... Bu sıradan bir roman değil. Bu roman sarsıcı, vahşi, korkutucu, dehşetli, sert, merhametsiz, vicdansız ve iğrenç... ne yani savaşın kendisi de öyle değil mi?
İçlerinden bebekler gibi ağlayarak öldüler hepsi de. Uğruna öldükleri, uğruna savaştıkları şeyi unuttular. İnsanın anlayabileceği şeyleri düşündüler. Bir arkadaş yüzünün hasretiyle öldüler. Bir ana, bir baba, bir kadın ve bir çocuk sesini duymak için inleyerek öldüler. Doğdukları yeri son bir kere daha görmek, son bir kere daha görebilmek için yürekleri acıyarak öldüler. Yaşamak için derin iç çekişlerle, sızlanarak öldüler. Neyin önemli olduğunu biliyorlardı. Hayatın her şey demek olduğunu biliyorlardı. Hıçkırıklar içinde haykırarak öldüler bunun için. Ölüm anlarında kafalarından geçen tek cümle; "Yaşamak istiyorum, yaşamak istiyorum, yaşamak istiyorum" olmuştu...
Bu sıradan bir savaş değildi. Bu, dünyayı demokrasi için güvenli bir yer haline getirmek için yapılan bir savaştı. Ve eğer demokrasi güven içinde olursa, bu uğurda kaybedilen hiçbir şeyin bir değeri olmayacaktı milyonlarca ölü bedenin ya da binlerce heba olmuş yaşamın... Bu sıradan bir roman değil. Bu roman sarsıcı, vahşi, korkutucu, dehşetli, sert, merhametsiz, vicdansız ve iğrenç... ne yani savaşın kendisi de öyle değil mi?