Analitik psikolojiye göre, her insanın bir dış bir de iç dünyası vardır. Çevremize yönelik olarak "persona" denen, bulunduğumuz çevreye, kültüre uyum sonucunda kazandığımız özellikler bütünü tanımlanmıştır. Eğer buna körü körüne uyacak dercede, kendi beynimizle sorgulamadan toplumsal kalıbı özümsersek, kişiliğimizle ilişkimizi kaybedebiliriz.
"Gölgelenmiş kişilik" denilen yapımız ise, gizlediğimiz kendimizin de fark edemediği alkol kullananlarda da gözlenebilen bilincimizin baskıdan kurtulduğu anlarda gerçekleştirdiğimiz düşünsel ve eylemsel yaklaşımlardan oluşur. Bunu aslında kendimizde olan sevmediğimiz özellikleri, başkalarına affetme şeklinde nitelendirebilecek olan "yansıtma"larda da gözleyebilmekteyiz.
Jung'a göre iç dünyamıza yönelik de çeşitli yapılarımız vardır. Her insanda hem dişiliğe ait bir davranış ve hissediş yapısı (ki buna "anima" adını vermiştir) hem de erkekliğe ait bir yapı ("animus") vardır.
Analitik psikolojiye göre, her insanın bir dış bir de iç dünyası vardır. Çevremize yönelik olarak "persona" denen, bulunduğumuz çevreye, kültüre uyum sonucunda kazandığımız özellikler bütünü tanımlanmıştır. Eğer buna körü körüne uyacak dercede, kendi beynimizle sorgulamadan toplumsal kalıbı özümsersek, kişiliğimizle ilişkimizi kaybedebiliriz.
"Gölgelenmiş kişilik" denilen yapımız ise, gizlediğimiz kendimizin de fark edemediği alkol kullananlarda da gözlenebilen bilincimizin baskıdan kurtulduğu anlarda gerçekleştirdiğimiz düşünsel ve eylemsel yaklaşımlardan oluşur. Bunu aslında kendimizde olan sevmediğimiz özellikleri, başkalarına affetme şeklinde nitelendirebilecek olan "yansıtma"larda da gözleyebilmekteyiz.
Jung'a göre iç dünyamıza yönelik de çeşitli yapılarımız vardır. Her insanda hem dişiliğe ait bir davranış ve hissediş yapısı (ki buna "anima" adını vermiştir) hem de erkekliğe ait bir yapı ("animus") vardır.