“Hayat, biz planlarken yaşadıklarımızdır.” John Lennon
Onlar plan yapmadan, hayatın karşılarına çıkarttığını dümdüz yaşayanlardır. Biraz kara, biraz kirlidirler. O kadar. Komşumuzdurlar; sokaklarda, caddelerde yan yana yürürüz. Sadece gece çıkmazlar sokağa. Gündüz de aynı havayı soluruz. “Bavullarına doldurdukları kirli çamaşırlarıyla” dolaşırlar. Bavulları ne kadar ağır olsa da başkasına taşıtmazlar bavullarını. Yakmaya cesaretleri yoktur. Yaşarlar ama bizim bildiğimiz gibi değil.
O tiksinerek baktığımız haytalara tanıklık etmiş, onların anlarına dokunmuş olan Bülent Karaköse, o haytalardan bazılarına dair hikâyeler anlatıyor bu kitapta. Buruk, tanıdık hikâyeler. Kalemiyle çizgiye dönüştürme becerisi kadar güçlü olan yazarlığına da yıllardır tanıklık ettiğim; kadirşinaslığıyla bildiğim Bülent, öylesine, racon kesmeden anlatıyor.
Buruk, kekremsi bir tat kalıyor sonrasında. Hayata dair olan güzellikler dağıtıyor sonra o kekremsiliği.
Yeraltı dediğimiz gecenin atlasından dikilmiş hayatların anadilinden düşen kelimelerle şifreledikleri ‘ötekiler'e değinmedir biraz da.
O kekremsiliği gül kurusunda da duyabilir insan. Oysa güldür elinde tuttuğu.
Hülasa Kadir'in de dediği gibi, “Gurbet diyarında bulacağın dostun, felaket pazarında kulağı bükülmüş olsun.” Bu kitap, kulağı bükülmüş olanların hikâyeleridir biraz da.
Turgut TOYGAR
“Hayat, biz planlarken yaşadıklarımızdır.” John Lennon
Onlar plan yapmadan, hayatın karşılarına çıkarttığını dümdüz yaşayanlardır. Biraz kara, biraz kirlidirler. O kadar. Komşumuzdurlar; sokaklarda, caddelerde yan yana yürürüz. Sadece gece çıkmazlar sokağa. Gündüz de aynı havayı soluruz. “Bavullarına doldurdukları kirli çamaşırlarıyla” dolaşırlar. Bavulları ne kadar ağır olsa da başkasına taşıtmazlar bavullarını. Yakmaya cesaretleri yoktur. Yaşarlar ama bizim bildiğimiz gibi değil.
O tiksinerek baktığımız haytalara tanıklık etmiş, onların anlarına dokunmuş olan Bülent Karaköse, o haytalardan bazılarına dair hikâyeler anlatıyor bu kitapta. Buruk, tanıdık hikâyeler. Kalemiyle çizgiye dönüştürme becerisi kadar güçlü olan yazarlığına da yıllardır tanıklık ettiğim; kadirşinaslığıyla bildiğim Bülent, öylesine, racon kesmeden anlatıyor.
Buruk, kekremsi bir tat kalıyor sonrasında. Hayata dair olan güzellikler dağıtıyor sonra o kekremsiliği.
Yeraltı dediğimiz gecenin atlasından dikilmiş hayatların anadilinden düşen kelimelerle şifreledikleri ‘ötekiler'e değinmedir biraz da.
O kekremsiliği gül kurusunda da duyabilir insan. Oysa güldür elinde tuttuğu.
Hülasa Kadir'in de dediği gibi, “Gurbet diyarında bulacağın dostun, felaket pazarında kulağı bükülmüş olsun.” Bu kitap, kulağı bükülmüş olanların hikâyeleridir biraz da.
Turgut TOYGAR