Murat biraz gittikten sonra ihtiyara nerede ineceğini sormak için, dikiz aynasından arkaya bir bakar ki o ihtiyardan eser kalmamış, başından peruğunu, sırtından paltosunu çıkarmış, bastonunu yanına koymuş, 20-25 yaşlarında siyah saçlı bir delikanlı görür. Murat önce biraz korkar, tedirgin olur, sonra kendi kendine "Bir şeyler dönüyor ama hayırlısı Allah'tan." der ve dua etmeye başlar. O sırada Fatma'nın söylediği "Arabana insanların ne niyette bindiklerini bilemezsin." dediği gelir ama artık yapacak bir şey olmadığını bilir, biraz gittikten sonra, "Kardeşim nereye gideceksiniz? Sizi nereye bırakayım?" deyince, genç adam belindeki tabancayı göstererek,
"Çok uzaklara..." der ve "Önce cep telefonunu ver." der.
Murat bakar ki genç adam çok ciddi! Hemen cep telefonunu verir. Genç adam önce telefonu kapatıp, cebine koyar; sonra,
"Tamam, şimdi hiç sesini çıkarmadan yürü bakalım, doğru Isparta'ya gidiyoruz. En ufak bir hareketinde beynini dağıtırım, akıllı ol! Bir yanlış yapayım deme, şimdi yürü bakalım!" der.
Murat biraz gittikten sonra ihtiyara nerede ineceğini sormak için, dikiz aynasından arkaya bir bakar ki o ihtiyardan eser kalmamış, başından peruğunu, sırtından paltosunu çıkarmış, bastonunu yanına koymuş, 20-25 yaşlarında siyah saçlı bir delikanlı görür. Murat önce biraz korkar, tedirgin olur, sonra kendi kendine "Bir şeyler dönüyor ama hayırlısı Allah'tan." der ve dua etmeye başlar. O sırada Fatma'nın söylediği "Arabana insanların ne niyette bindiklerini bilemezsin." dediği gelir ama artık yapacak bir şey olmadığını bilir, biraz gittikten sonra, "Kardeşim nereye gideceksiniz? Sizi nereye bırakayım?" deyince, genç adam belindeki tabancayı göstererek,
"Çok uzaklara..." der ve "Önce cep telefonunu ver." der.
Murat bakar ki genç adam çok ciddi! Hemen cep telefonunu verir. Genç adam önce telefonu kapatıp, cebine koyar; sonra,
"Tamam, şimdi hiç sesini çıkarmadan yürü bakalım, doğru Isparta'ya gidiyoruz. En ufak bir hareketinde beynini dağıtırım, akıllı ol! Bir yanlış yapayım deme, şimdi yürü bakalım!" der.