Kadın olmak hep "kaybetmek"le eş mi tutulmalıdır? Kadınların yaşamda tek başlarına var olma istekleri olamaz mı? Ya kendilerini unutup hayatlarını ailelerine adayan kadınlar bir gün "bu yaşamda ben de varım" demeye başlarlarsa? Erendiz Atasü, Kadınlar da Vardır adlı kitabında sekiz farklı kadını anlatıyor. Yaşları, eğitim durumları, aile hayatları ve ekonomik gelirleri birbirinden çok farklı olan bu kadınlar aslında ortak bir noktada; hayatta biraz daha fazla söz sahibi olma, kimliklerini, haklarını, aşklarını doya doya yaşama, ezilmeme ve yaşamdan dışlanmama çabalarında birleşiyorlar. Erendiz Atasü'ye 1982 yılında Akademi Kitabevi Öykü Birincilik Ödülü'nü kazandıran bu kitap, okuyan herkesin kafasında bir soru işareti yaratacak: Kadınlar Var Mıdır Aslında? "Servet Hanım o gece hiç uyuyamadı. Bağışlayamama, olanca acılığıyla zehirliyordu onu. Onu yaşatmamışlardı, onu sevmemişlerdi, onu hasta etmişlerdi, kocası ve çocukları. Hiçbirinin umurunda değildi Servet Hanım. Onlara ödetmeliydi, onları pişman etmeliydi. Onu yaşatmamanın acısını çıkartmalıydı onlardan. Ölmekten başka silahı yoktu. Oysa yaşamak istiyordu."
Kadın olmak hep "kaybetmek"le eş mi tutulmalıdır? Kadınların yaşamda tek başlarına var olma istekleri olamaz mı? Ya kendilerini unutup hayatlarını ailelerine adayan kadınlar bir gün "bu yaşamda ben de varım" demeye başlarlarsa? Erendiz Atasü, Kadınlar da Vardır adlı kitabında sekiz farklı kadını anlatıyor. Yaşları, eğitim durumları, aile hayatları ve ekonomik gelirleri birbirinden çok farklı olan bu kadınlar aslında ortak bir noktada; hayatta biraz daha fazla söz sahibi olma, kimliklerini, haklarını, aşklarını doya doya yaşama, ezilmeme ve yaşamdan dışlanmama çabalarında birleşiyorlar. Erendiz Atasü'ye 1982 yılında Akademi Kitabevi Öykü Birincilik Ödülü'nü kazandıran bu kitap, okuyan herkesin kafasında bir soru işareti yaratacak: Kadınlar Var Mıdır Aslında? "Servet Hanım o gece hiç uyuyamadı. Bağışlayamama, olanca acılığıyla zehirliyordu onu. Onu yaşatmamışlardı, onu sevmemişlerdi, onu hasta etmişlerdi, kocası ve çocukları. Hiçbirinin umurunda değildi Servet Hanım. Onlara ödetmeliydi, onları pişman etmeliydi. Onu yaşatmamanın acısını çıkartmalıydı onlardan. Ölmekten başka silahı yoktu. Oysa yaşamak istiyordu."