“Kaf” harfi, görünen varlık veya varoluşla ilgili bir remiz/semboldür. Görünün bu varlık hem gayba hem de şehâdete işâret ettiğine ve bu gerçekliği en mükemmel bir şekilde benliğinde toplayan tek varlık insan olduğuna göre, “Kaf” harfinin sırrı da “insan-ı kamil” ile örtüşmektedir.
Ruh'un hakîkatine erişebilmek önce Kaf/beden/nefs dağımızı aşmakla, kısaca var zannettiğimiz “âriyet” varlığımızı ortadan kaldırmakla mümkündür. Tevhid ilmi açısından bakıldığında da Kāf dağını aşmak; “salikin/talibin ef‘alinin, sıfatının ve zatının Hakk'ın olduğunu” bir insan-ı kamil ile zevk etmesi anlamına gelmektedir. “Kaf Dağı” aynı zamanda uzaklığın ve zorluğun da bir karşılığı olarak kullanılmıştır. Aslında dünyayı çevreliyor denen bu dağ, bizi çevreleyen, bizim bedenimizi/varlığımızı/nefsimizi oluşturan bir dağdır. Bu dağda yaşadığı düşünülen “Zümrüdüanka” ise Allah'ın bize emanet ettiği/üflediği “Ruh”a işarettir.
Anlaşılıyor ki; “Kaf”ı tanımak varlığı/varoluşu anlamaktır. “Kaf”ı tanımak, “Zümrüdüanka”yı aramaktır. “Zümrüdüanka”yı bulmak ise “Kaf/Benlik Dağı”nı aşma iradesi/cehdi gösteren insanların, kendi küllerinden yeniden doğarak Hakk ile “özde bir” oluşlarını idrak etmeleridir. Kısaca, dünya “beş” nokta üzerine kurulmuştur. Bunlardan üçü “şın”ın üç noktası, diğeri ise “Kaf”ın iki noktasıdır. Çünkü “Aşk” ancak bu iki harfle yazılır.
“Kaf” harfi, görünen varlık veya varoluşla ilgili bir remiz/semboldür. Görünün bu varlık hem gayba hem de şehâdete işâret ettiğine ve bu gerçekliği en mükemmel bir şekilde benliğinde toplayan tek varlık insan olduğuna göre, “Kaf” harfinin sırrı da “insan-ı kamil” ile örtüşmektedir.
Ruh'un hakîkatine erişebilmek önce Kaf/beden/nefs dağımızı aşmakla, kısaca var zannettiğimiz “âriyet” varlığımızı ortadan kaldırmakla mümkündür. Tevhid ilmi açısından bakıldığında da Kāf dağını aşmak; “salikin/talibin ef‘alinin, sıfatının ve zatının Hakk'ın olduğunu” bir insan-ı kamil ile zevk etmesi anlamına gelmektedir. “Kaf Dağı” aynı zamanda uzaklığın ve zorluğun da bir karşılığı olarak kullanılmıştır. Aslında dünyayı çevreliyor denen bu dağ, bizi çevreleyen, bizim bedenimizi/varlığımızı/nefsimizi oluşturan bir dağdır. Bu dağda yaşadığı düşünülen “Zümrüdüanka” ise Allah'ın bize emanet ettiği/üflediği “Ruh”a işarettir.
Anlaşılıyor ki; “Kaf”ı tanımak varlığı/varoluşu anlamaktır. “Kaf”ı tanımak, “Zümrüdüanka”yı aramaktır. “Zümrüdüanka”yı bulmak ise “Kaf/Benlik Dağı”nı aşma iradesi/cehdi gösteren insanların, kendi küllerinden yeniden doğarak Hakk ile “özde bir” oluşlarını idrak etmeleridir. Kısaca, dünya “beş” nokta üzerine kurulmuştur. Bunlardan üçü “şın”ın üç noktası, diğeri ise “Kaf”ın iki noktasıdır. Çünkü “Aşk” ancak bu iki harfle yazılır.