Zaman ırmağı 1092 yılının Ekim ayında çağıldarken, Nizamülmülk, yetmiş dört yılın bütün yorgunluğunu sırtlamış olarak çıkmıştı Bağdat yolculuğuna. Hüzünlüydü; kederin güçlü kolları yüreğine taşıyamayacağı kadar tortu biriktirmişti ama korkuları yoktu, çünkü umudu vardı.
Ebu Tahir Arrani'nin hançeri göğsüne sapladığı anda Koca Vezir, en önce onun yüzüne baktı. Canı yanıyor, yüreği kanıyordu. Acıyla dolmuştu bütün bedeni ama o tebessüm ediyordu. Zira yüce Allah, onun dualarını kabul etmişti ve onu ne bir dost bilinenin ne de bir tanıdığın elleriyle kendi katına almıştı.
“Siyasetname” adlı şaheserin yazarı, Nizamiye medreselerinin kurucusu, Haşhaşilerin can düşmanı, Büyük Selçuklu Devleti'nin koca veziri Nizamülmülk'ün baş döndürücü hayat hikâyesi. Siyasi entrikaların girdabında yuvalanan bir suikastın elem verici sırrı... Yaklaşık bin yıl önce yaşanmasına rağmen “Ne kadar da az şey değişmiş!” dedirtecek benzerlikler...
Zaman ırmağı 1092 yılının Ekim ayında çağıldarken, Nizamülmülk, yetmiş dört yılın bütün yorgunluğunu sırtlamış olarak çıkmıştı Bağdat yolculuğuna. Hüzünlüydü; kederin güçlü kolları yüreğine taşıyamayacağı kadar tortu biriktirmişti ama korkuları yoktu, çünkü umudu vardı.
Ebu Tahir Arrani'nin hançeri göğsüne sapladığı anda Koca Vezir, en önce onun yüzüne baktı. Canı yanıyor, yüreği kanıyordu. Acıyla dolmuştu bütün bedeni ama o tebessüm ediyordu. Zira yüce Allah, onun dualarını kabul etmişti ve onu ne bir dost bilinenin ne de bir tanıdığın elleriyle kendi katına almıştı.
“Siyasetname” adlı şaheserin yazarı, Nizamiye medreselerinin kurucusu, Haşhaşilerin can düşmanı, Büyük Selçuklu Devleti'nin koca veziri Nizamülmülk'ün baş döndürücü hayat hikâyesi. Siyasi entrikaların girdabında yuvalanan bir suikastın elem verici sırrı... Yaklaşık bin yıl önce yaşanmasına rağmen “Ne kadar da az şey değişmiş!” dedirtecek benzerlikler...