Kalpsiz

Stok Kodu:
9786058034594
Boyut:
13.50x21.00
Sayfa Sayısı:
500
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
3
Basım Tarihi:
2021-08
Kapak Türü:
Ciltsiz
Kağıt Türü:
2. Hamur
Dili:
Türkçe
120,00
9786058034594
745914
Kalpsiz
Kalpsiz
120.00

“Öyle büyümüş ki içimdeki yalnızlık, sevilmeyi beklerken beklemeyi sevmişim.”

Bir insanın elinden özgürlüğünü alabilirsiniz, inancını alabilirsiniz, iradesini alabilirsiniz ancak nefes aldığı sürece umudunu alamazsınız.
Konteynırları tıka basa kadınlarla dolu olan meçhul bir gemi… içinde, özgürlüğü ellerinden zorla alınmış çaresiz haykırışlar, bilinmeyen bir rota ve onlara göz yuman siyasetin karanlık yüzü.
Zamanla gözünü para hırsı bürümüş insanlığın elinde oyuncak olan kadınlar alınıp satılan, içi boşaltılan ya da içi doldurularak bir şeyler taşınması için kullanılan nesneler haline getirilmişti. Onların eline düşen kişiler ne seçilmiş ne de belirlenmişti. Kültürlü, zengin ve cesurdu. “Bana bir şey olmaz!” diyerek çıktığı Fas tatilinde arkasında iz bırakılmadan kaçırılan Pelin Karalı, işkencelerin en acısını çektiği gemi yolculuğunda, Aslan Terbiyecisi namlı prense üçüncü eş olarak satıldı.

Bazıları kefenini sırtında taşır!
Kalbini kılıcının kara taşına gömmüş vahşi bir adam, ömrünü özgürlüğünün içine sığdırmış iradeli bir kadın, onları birbirine sımsıkı bağlayan zoraki evlilik, zehrini akıtmak için zaman kollayan cahillik, asla tükenmeyen katı bir inada tutunmuş gelenekler…
Dilleri, eğitimleri, yetişme tarzları, kültürleri ve düşünceleri farklı iki insanın mahkûm edildiği kültürel farklılık birlikte olmalarına engel olacak mı?
Onun için aşk bir ihanet, vuslat darağacına asılmış gururun taburesine atılan en büyük tekmeydi. Peki Pelin Karalı, kara gözlü ölüme gülümserken gururundan mı yoksa hayallerinden mi vazgeçecekti?

İnsanoğlu özlü sözlerden bir harita çiziyor içine, yar ettiği de yara ettiği o sözlerle değer kazanıyor. Oysa kimseye gereğinden fazla anlam yüklememek gerekiyor şu hayatta, yar ettiğimiz değerimizi, yara ettiğimiz ciğerimizi parçalayıp gidiyor.

“Öyle büyümüş ki içimdeki yalnızlık, sevilmeyi beklerken beklemeyi sevmişim.”

Bir insanın elinden özgürlüğünü alabilirsiniz, inancını alabilirsiniz, iradesini alabilirsiniz ancak nefes aldığı sürece umudunu alamazsınız.
Konteynırları tıka basa kadınlarla dolu olan meçhul bir gemi… içinde, özgürlüğü ellerinden zorla alınmış çaresiz haykırışlar, bilinmeyen bir rota ve onlara göz yuman siyasetin karanlık yüzü.
Zamanla gözünü para hırsı bürümüş insanlığın elinde oyuncak olan kadınlar alınıp satılan, içi boşaltılan ya da içi doldurularak bir şeyler taşınması için kullanılan nesneler haline getirilmişti. Onların eline düşen kişiler ne seçilmiş ne de belirlenmişti. Kültürlü, zengin ve cesurdu. “Bana bir şey olmaz!” diyerek çıktığı Fas tatilinde arkasında iz bırakılmadan kaçırılan Pelin Karalı, işkencelerin en acısını çektiği gemi yolculuğunda, Aslan Terbiyecisi namlı prense üçüncü eş olarak satıldı.

Bazıları kefenini sırtında taşır!
Kalbini kılıcının kara taşına gömmüş vahşi bir adam, ömrünü özgürlüğünün içine sığdırmış iradeli bir kadın, onları birbirine sımsıkı bağlayan zoraki evlilik, zehrini akıtmak için zaman kollayan cahillik, asla tükenmeyen katı bir inada tutunmuş gelenekler…
Dilleri, eğitimleri, yetişme tarzları, kültürleri ve düşünceleri farklı iki insanın mahkûm edildiği kültürel farklılık birlikte olmalarına engel olacak mı?
Onun için aşk bir ihanet, vuslat darağacına asılmış gururun taburesine atılan en büyük tekmeydi. Peki Pelin Karalı, kara gözlü ölüme gülümserken gururundan mı yoksa hayallerinden mi vazgeçecekti?

İnsanoğlu özlü sözlerden bir harita çiziyor içine, yar ettiği de yara ettiği o sözlerle değer kazanıyor. Oysa kimseye gereğinden fazla anlam yüklememek gerekiyor şu hayatta, yar ettiğimiz değerimizi, yara ettiğimiz ciğerimizi parçalayıp gidiyor.

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat