Modern anlamda ombudsmanlığın tarihsel kökeni 18. yüzyıla kadar götürülebilse de, ülkemizde Kamu Denetçiliği Kurumu adıyla ombudsmanlık teşkilatının kurulması 2010 gibi çok yakın bir tarihe tekabül etmektedir. Kurumun oluşturulma amacı olarak, birey ile idare arasında köprü vazifesini kuracak ve idareye önerilerde bulunarak yakınmaları giderecek bir sistemin ülkemizde hayata geçirilmesinin hedeflendiği söylenebilir.
Kamu Denetçiliği Kurumu, bu hedefi hayata geçirmesini sağlayacak bazı görev ve yetkilerle donatılmış bulunmaktadır. Söz konusu görev ve yetkilerin Kurumun sahip olduğu hedefe ulaşmasında ve işlevini yerine getirmesinde yeterli olup olmadığı, yeterli dahi olsa ülkemizdeki devlet teşkilatının yapısı göz önüne alındığında parlamentoya bağlı olarak hareket edecek olmasının Kurumun işlevine getireceği etkisinin ne olacağı bu akademik çalışmanın temel konusunu oluşturmaktadır.
Kamu Denetçiliği Kurumu üzerinde yapılan bu çalışma, Kurumun sahip olduğu alan ile ilgilenen kişiler yanında idare hukukunun temel yapısının bu kurum ile uyumu üzerinde düşünmek isteyen kişiler için de pratik bir fayda sağlayacağı düşünülmektedir. Çünkü kamu tüzel kişiliğine sahip olarak bu kurumun idareyi, yürütme ve yargı organları dışında kalarak incelemeye alabilmesi, herhangi bir yaptırım uygulama yerine idareye sadece tavsiyelerde bulunarak çözüm bulabilmesi ve en önemlisi idareler üzerinde -hakkaniyete aykırılık- gibi içeriği tam olarak bilinemeyen bir kavrama ve hukuka aykırılığa göre denetimini yapabilmesi idare hukuku alanında yeni bir pratik yapma alanının oluştuğunu göstermektedir.
Modern anlamda ombudsmanlığın tarihsel kökeni 18. yüzyıla kadar götürülebilse de, ülkemizde Kamu Denetçiliği Kurumu adıyla ombudsmanlık teşkilatının kurulması 2010 gibi çok yakın bir tarihe tekabül etmektedir. Kurumun oluşturulma amacı olarak, birey ile idare arasında köprü vazifesini kuracak ve idareye önerilerde bulunarak yakınmaları giderecek bir sistemin ülkemizde hayata geçirilmesinin hedeflendiği söylenebilir.
Kamu Denetçiliği Kurumu, bu hedefi hayata geçirmesini sağlayacak bazı görev ve yetkilerle donatılmış bulunmaktadır. Söz konusu görev ve yetkilerin Kurumun sahip olduğu hedefe ulaşmasında ve işlevini yerine getirmesinde yeterli olup olmadığı, yeterli dahi olsa ülkemizdeki devlet teşkilatının yapısı göz önüne alındığında parlamentoya bağlı olarak hareket edecek olmasının Kurumun işlevine getireceği etkisinin ne olacağı bu akademik çalışmanın temel konusunu oluşturmaktadır.
Kamu Denetçiliği Kurumu üzerinde yapılan bu çalışma, Kurumun sahip olduğu alan ile ilgilenen kişiler yanında idare hukukunun temel yapısının bu kurum ile uyumu üzerinde düşünmek isteyen kişiler için de pratik bir fayda sağlayacağı düşünülmektedir. Çünkü kamu tüzel kişiliğine sahip olarak bu kurumun idareyi, yürütme ve yargı organları dışında kalarak incelemeye alabilmesi, herhangi bir yaptırım uygulama yerine idareye sadece tavsiyelerde bulunarak çözüm bulabilmesi ve en önemlisi idareler üzerinde -hakkaniyete aykırılık- gibi içeriği tam olarak bilinemeyen bir kavrama ve hukuka aykırılığa göre denetimini yapabilmesi idare hukuku alanında yeni bir pratik yapma alanının oluştuğunu göstermektedir.