Vahşi hayvan sürülerinden farksız olan haçlı güruhu 1096 yılında Anadolu topraklarına saldırdıklarında, İznik civarında yakaladıkları Müslüman çocukları parçalamışlar, etlerini şişlere geçirip ateşte kızartmışlar ve henüz pişmeden çiğ çiğ yutmuşlardı.
Antakya'ya ulaştıklarında ise, başlarındaki kan içi papaz Pierre I'Ermit'in ısrarıyla, oyerlerde yatan şehit Türklerin cesetlerini birer birer toplamışlar, etlerini kemiklerinden ayırmışlar; sonra da tuzlamış, pişirmiş ve karınlarını bununla doyurmuşlardı. Onlar kızarttıkları Müslüman etleriyle iştahlarını tatmin ederken, ölenlerin zincire vurulmuş olan yakınları da surlardan büyük bir acı ve çaresizlik içinde, gözyaşları dökerek olup biteni seyrediyorlardı.
Vahşi hayvan sürülerinden farksız olan haçlı güruhu 1096 yılında Anadolu topraklarına saldırdıklarında, İznik civarında yakaladıkları Müslüman çocukları parçalamışlar, etlerini şişlere geçirip ateşte kızartmışlar ve henüz pişmeden çiğ çiğ yutmuşlardı.
Antakya'ya ulaştıklarında ise, başlarındaki kan içi papaz Pierre I'Ermit'in ısrarıyla, oyerlerde yatan şehit Türklerin cesetlerini birer birer toplamışlar, etlerini kemiklerinden ayırmışlar; sonra da tuzlamış, pişirmiş ve karınlarını bununla doyurmuşlardı. Onlar kızarttıkları Müslüman etleriyle iştahlarını tatmin ederken, ölenlerin zincire vurulmuş olan yakınları da surlardan büyük bir acı ve çaresizlik içinde, gözyaşları dökerek olup biteni seyrediyorlardı.