“Şefim,“ dedi, sesi titriyordu. Bekledi bir süre, konuşamıyordu sanki, boğazına bir şeyler kaçmış gibi yutkunup durdu birkaç defa, sonra önündeki masaya gözlerini dikerek, “Şefim... Semih Şefim... dün akşam trafik kazası geçirmiş“ diyebildi. Ayhan ilk önce anlamadı, sonra olduğu yere usulca oturduktan sonra, “Nasıl kaza, var mı bir şey şefimde peki?“ ağzından şaşkınlıkla, ne dediğini bilmeden. “Var... Semih Şefim, bir milletvekili ve bir de üzerinde sahte kimlik çıkan biri varmış arabada, üçü de ölmüş.“
Hepimizin bildiği bir kaza, tanıdık şahsiyetler, belki de artık unutmak istediğimiz olaylar... Öykü ve yazılarından tanıdığımız Hüseyin Bul, ilk romanı Karsuyu'nda yakın tarihin kirli ve karanlık ilişkilerini soğukkanlı, rahatız edici ve heyecanlı bir hikaye ile canlandırmış.
“Yozlaşmış bir toplumda eğer gizli alay ve iki yüzlülük dallanıp budaklanmışsa ve güç tek bir yerde toplanmışsa, suç edebiyatı eşitsizliği, haksızlığı ve kötülüğü gösterir“. Komiser Ayhan da çözüme ulaşmak için hem suçun toplumsal dokunun derinlerine uzanan izlerini sürmek hem de kendisiyle hesaplaşmak zorunda.
Polis-siyasetçi-yeraltı ilişkilerini, derin devleti, şiddeti içselleştirmiş bir toplumsal yapıyı ve bireyin çaresizliğini irdeleyen Karsuyu basit bir polisiye gibi başlayıp keskin bir eleştiriye dönüşüyor...
“Şefim,“ dedi, sesi titriyordu. Bekledi bir süre, konuşamıyordu sanki, boğazına bir şeyler kaçmış gibi yutkunup durdu birkaç defa, sonra önündeki masaya gözlerini dikerek, “Şefim... Semih Şefim... dün akşam trafik kazası geçirmiş“ diyebildi. Ayhan ilk önce anlamadı, sonra olduğu yere usulca oturduktan sonra, “Nasıl kaza, var mı bir şey şefimde peki?“ ağzından şaşkınlıkla, ne dediğini bilmeden. “Var... Semih Şefim, bir milletvekili ve bir de üzerinde sahte kimlik çıkan biri varmış arabada, üçü de ölmüş.“
Hepimizin bildiği bir kaza, tanıdık şahsiyetler, belki de artık unutmak istediğimiz olaylar... Öykü ve yazılarından tanıdığımız Hüseyin Bul, ilk romanı Karsuyu'nda yakın tarihin kirli ve karanlık ilişkilerini soğukkanlı, rahatız edici ve heyecanlı bir hikaye ile canlandırmış.
“Yozlaşmış bir toplumda eğer gizli alay ve iki yüzlülük dallanıp budaklanmışsa ve güç tek bir yerde toplanmışsa, suç edebiyatı eşitsizliği, haksızlığı ve kötülüğü gösterir“. Komiser Ayhan da çözüme ulaşmak için hem suçun toplumsal dokunun derinlerine uzanan izlerini sürmek hem de kendisiyle hesaplaşmak zorunda.
Polis-siyasetçi-yeraltı ilişkilerini, derin devleti, şiddeti içselleştirmiş bir toplumsal yapıyı ve bireyin çaresizliğini irdeleyen Karsuyu basit bir polisiye gibi başlayıp keskin bir eleştiriye dönüşüyor...