Karabaş'ın Öcü

Stok Kodu:
9786057396334
Boyut:
13.50x21.00
Sayfa Sayısı:
112
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2022-04
Kapak Türü:
Ciltsiz
Kağıt Türü:
2. Hamur
Dili:
Türkçe
Kategori:
35,00
9786057396334
765050
Karabaş'ın Öcü
Karabaş'ın Öcü
35.00

“Ula eyi ki bizimkiler şehre gitti de kimsecikler yok evde. Allahtan buralarda kimsenin evi yok. En yakın ev yüz metre ileride.” Ağa Kendi kendine mırıldanırken bıyıklarını burar. O sırada kadın yanına gelir. Ağanın kendini görmediğini zanneder. Çünkü ağa yere bakmaktadır. Kadın öksürerek kendisinin geldiğinin işaretini verir. Ağa kafasını kaldırdığında kadını karşısında görür. “Müsaade varsa ağam, bir maruzatım var. Kusura kalma, köylü burada olduğunu söyledi.” Ağa yavaşça yerinden kalkar, Kadının yanına doğru gider. Boş olan sandalyeyi göstererek, “Hele otur bakalım Yallı kızı,” der. Kadın sandalyeye oturarak, “Sağ ol ağam, yorulmuştum,” diye cevap verdi. Ağa kadının yanına gelerek, “Kocan öldü öleli, öcü gibi kaçtın benden.

Heç görünmez oldun.” Kadın mahcup ve çekinerek, “Estağfurullah ağam, oda ne demek, Acımız daha devam ediyor, sen bizim ağamızsın.” Kadın birden ayağa kalktı. “Niye kalktın ben sana kalk dedim mi?” “Ağam ben buraya, kızın geçen aydan kalan çobanlık aylığını almaya geldim. Çok ihtiyacımız var da.” 17 Ağa kadının yanına gelerek ona ters ters baktı. Kadın ise sıkılarak yere bakmaktadır. Kadını omzundan tutarak sandalyeye oturmaya zorlar.

“Hele dur biraz soluklan, yarenlik edelim ondan sonra.” Kadın oturduğu yerden fırlarcasına kalkar ve sinirli sinirli konuşur. “O da ne demek ağam? Yarenlikte ne oli ki.” Ağa kadına aniden saldırıp onu öpmeye çalışır. Kadın ağanın kollarından kurtulmaya çalışırken, “Bu demek işte… Yıllardır bu anı bekledim,” der Ağa. Kadın ağanın kolları arasından kurtulmaya çalışır ve aralarında kıyasıya mücadele başlar. Ağa kadını zorla yere yatırır. Kadın bağırmaya başlar. “İmdaat, kimse yok mu?” “Bağırma seni kimse duymaz.”

“Tövbe de ağam, ölürüm de kimsenin olmam. Bırak beni. İmdaaaat, imdaaaaat yetişin. Allah belanı versin bırak beni.” Kadın ağanın altında mücadele ederken ağanın elini ısırır, canı yanan ağa kadına birkaç tokat atarak, “Sus ulan orospu, sıçarım senin ağzının ortasına. Bağırsan da çağırsan da benim olacaksın. Anlaşıldı sen bundan anlıyorsun, ağayım ben ağa, istediğimi alırım,” diye bağırma ya başlar. Bu sırada Ağa var kuvvetiyle kadının entarisinin yakasını yırtar, bir memesi aniden entariden dışarı çıkar. Ağa kadının memesini öpmeye çalışır. Kadın ağaya küfreder. Ağanın ağzından kurtulmaya çalışır. “Ağzına sıçtımın ağası seni. Irz düşmanı pezevenk. Ağa oldun da bok mu oldun.

Her kuşun eti yenmez pezevenk.” Kadın memesini entarisinin içine sokmak isterse de üzerine abanmış olan ağa kadının memesini emmeye çalışırken, bir eliyle de kadının külotunu çıkartmaya çalışır. Kadın, ağanın altından kurtulmak, namusunu kurtarmak için, var kuvvetiyle ağadan kurtulmak isterken, mücadele esnasında ağanın yüzünü yırtar, ağa acıyla kadına birkaç tokat atar. Kadın yediği tokatın acısıyla bağırır.

“Ula eyi ki bizimkiler şehre gitti de kimsecikler yok evde. Allahtan buralarda kimsenin evi yok. En yakın ev yüz metre ileride.” Ağa Kendi kendine mırıldanırken bıyıklarını burar. O sırada kadın yanına gelir. Ağanın kendini görmediğini zanneder. Çünkü ağa yere bakmaktadır. Kadın öksürerek kendisinin geldiğinin işaretini verir. Ağa kafasını kaldırdığında kadını karşısında görür. “Müsaade varsa ağam, bir maruzatım var. Kusura kalma, köylü burada olduğunu söyledi.” Ağa yavaşça yerinden kalkar, Kadının yanına doğru gider. Boş olan sandalyeyi göstererek, “Hele otur bakalım Yallı kızı,” der. Kadın sandalyeye oturarak, “Sağ ol ağam, yorulmuştum,” diye cevap verdi. Ağa kadının yanına gelerek, “Kocan öldü öleli, öcü gibi kaçtın benden.

Heç görünmez oldun.” Kadın mahcup ve çekinerek, “Estağfurullah ağam, oda ne demek, Acımız daha devam ediyor, sen bizim ağamızsın.” Kadın birden ayağa kalktı. “Niye kalktın ben sana kalk dedim mi?” “Ağam ben buraya, kızın geçen aydan kalan çobanlık aylığını almaya geldim. Çok ihtiyacımız var da.” 17 Ağa kadının yanına gelerek ona ters ters baktı. Kadın ise sıkılarak yere bakmaktadır. Kadını omzundan tutarak sandalyeye oturmaya zorlar.

“Hele dur biraz soluklan, yarenlik edelim ondan sonra.” Kadın oturduğu yerden fırlarcasına kalkar ve sinirli sinirli konuşur. “O da ne demek ağam? Yarenlikte ne oli ki.” Ağa kadına aniden saldırıp onu öpmeye çalışır. Kadın ağanın kollarından kurtulmaya çalışırken, “Bu demek işte… Yıllardır bu anı bekledim,” der Ağa. Kadın ağanın kolları arasından kurtulmaya çalışır ve aralarında kıyasıya mücadele başlar. Ağa kadını zorla yere yatırır. Kadın bağırmaya başlar. “İmdaat, kimse yok mu?” “Bağırma seni kimse duymaz.”

“Tövbe de ağam, ölürüm de kimsenin olmam. Bırak beni. İmdaaaat, imdaaaaat yetişin. Allah belanı versin bırak beni.” Kadın ağanın altında mücadele ederken ağanın elini ısırır, canı yanan ağa kadına birkaç tokat atarak, “Sus ulan orospu, sıçarım senin ağzının ortasına. Bağırsan da çağırsan da benim olacaksın. Anlaşıldı sen bundan anlıyorsun, ağayım ben ağa, istediğimi alırım,” diye bağırma ya başlar. Bu sırada Ağa var kuvvetiyle kadının entarisinin yakasını yırtar, bir memesi aniden entariden dışarı çıkar. Ağa kadının memesini öpmeye çalışır. Kadın ağaya küfreder. Ağanın ağzından kurtulmaya çalışır. “Ağzına sıçtımın ağası seni. Irz düşmanı pezevenk. Ağa oldun da bok mu oldun.

Her kuşun eti yenmez pezevenk.” Kadın memesini entarisinin içine sokmak isterse de üzerine abanmış olan ağa kadının memesini emmeye çalışırken, bir eliyle de kadının külotunu çıkartmaya çalışır. Kadın, ağanın altından kurtulmak, namusunu kurtarmak için, var kuvvetiyle ağadan kurtulmak isterken, mücadele esnasında ağanın yüzünü yırtar, ağa acıyla kadına birkaç tokat atar. Kadın yediği tokatın acısıyla bağırır.

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat