Rus edebiyatında hiçbir zaman klasik trajedi olmamıştır. Ancak Dostoyevski'nin (1821-1881) büyük romanları trajedi - roman olarak kabul edilir. "Karamazov Kardeşler" romanı, yazarın son ve fikir bakımından en büyük romanıdır. Bu roman, yalnızca Rusya'nın "bir ailenin tarih prizmasından" yansıyan geçmişini, o günkü halini ve geleceğini anlatan büyük bir felsefi - sosyal destan olmakla kalmayıp aynı zamanda Yununlıların Oidipus'unda olduğu gibi babayı bilinçsiz bir şekilde öldürme isteğinin bütün bir insanlığı ilgilendiren trajedisini de ortaya koymaktadır. S. Freud ve I. Neufeld gibi psikoanalistler, bu romanla ilgili önemli yazılar yazmışlardır. Yazarın, mahkemenin huzurunda İvan Karamazov'a "Hangimiz babamızı ödürmek istemezdik ki" dedirtmesi çok ilgiçtir, diyor. I. Neufeld, daha açık bir ifadeyle bunu, "Babamı öldürmek istiyorum" diye yorumlar. Yazarın tüm yaşamı sanki tamamen bu çok güçlü duyguyla mücadele içinde geçmiş gibidir.
Rus edebiyatında hiçbir zaman klasik trajedi olmamıştır. Ancak Dostoyevski'nin (1821-1881) büyük romanları trajedi - roman olarak kabul edilir. "Karamazov Kardeşler" romanı, yazarın son ve fikir bakımından en büyük romanıdır. Bu roman, yalnızca Rusya'nın "bir ailenin tarih prizmasından" yansıyan geçmişini, o günkü halini ve geleceğini anlatan büyük bir felsefi - sosyal destan olmakla kalmayıp aynı zamanda Yununlıların Oidipus'unda olduğu gibi babayı bilinçsiz bir şekilde öldürme isteğinin bütün bir insanlığı ilgilendiren trajedisini de ortaya koymaktadır. S. Freud ve I. Neufeld gibi psikoanalistler, bu romanla ilgili önemli yazılar yazmışlardır. Yazarın, mahkemenin huzurunda İvan Karamazov'a "Hangimiz babamızı ödürmek istemezdik ki" dedirtmesi çok ilgiçtir, diyor. I. Neufeld, daha açık bir ifadeyle bunu, "Babamı öldürmek istiyorum" diye yorumlar. Yazarın tüm yaşamı sanki tamamen bu çok güçlü duyguyla mücadele içinde geçmiş gibidir.