Sevin Çokum, Karanlığa Direnen Yıldız'da Türkiye'de siyasi hayatın önemli durağı 27 Mayıs 1960 Darbesi'nin etrafında dolaşarak farklı kişilikleri sergiliyor. Aynı apartmanı paylaşan dostların, yakınların ayrılan sofraları; dahası ihanetler, ikiyüzlülükler, esir vicdanlar...
Roman sosyal çalkantıların temelinde ferdi zaafları görüyor ve bunları ustaca yansıtıyor. Romanın kahramanı Feridun, özgür bireyi ararken dönem medyasının insan topluluklarını kurnazca manipüle edişlerine şahit olur. Feridun'un benliğindeki kargaşada yer tutan bir başka sevdaysa İncenaz...
Sevinç Çokum Karanlığa Direnen Yıldız'da sosyal bir dönem(ec)in içinde capcanlı insan hikayeleri anlatıyor.Babamın odasındaki ağırbaşlılık oda kapısından çıkarken son bulur, ondan sonra genç kız dağınıklıklarına, aşağıdaki evden taşıdığımız sandık ve konsollar içindeki ayrı dünyaya geçilirdi.
Binbir Romanlar, Yelpaze, Ses, Hayat mecmuaları, La Familialar, romanlar, şiir defterleri, artist resimleri, çikolata yaldızları, krepon kağıdından Cumhuriyet Bayramı süsleri, müsamerelerde giydiğim çoğu yeri yırtılmış kağıt elbiselerim, kumaş artıkları, kurutulmuş çiçekler, dergilerden kesilmiş gül desenleri, tavus kuşu tüyleri... İşte o kadar. Başka ne getirebildilk o dönemden yukarıya?
Sevin Çokum, Karanlığa Direnen Yıldız'da Türkiye'de siyasi hayatın önemli durağı 27 Mayıs 1960 Darbesi'nin etrafında dolaşarak farklı kişilikleri sergiliyor. Aynı apartmanı paylaşan dostların, yakınların ayrılan sofraları; dahası ihanetler, ikiyüzlülükler, esir vicdanlar...
Roman sosyal çalkantıların temelinde ferdi zaafları görüyor ve bunları ustaca yansıtıyor. Romanın kahramanı Feridun, özgür bireyi ararken dönem medyasının insan topluluklarını kurnazca manipüle edişlerine şahit olur. Feridun'un benliğindeki kargaşada yer tutan bir başka sevdaysa İncenaz...
Sevinç Çokum Karanlığa Direnen Yıldız'da sosyal bir dönem(ec)in içinde capcanlı insan hikayeleri anlatıyor.Babamın odasındaki ağırbaşlılık oda kapısından çıkarken son bulur, ondan sonra genç kız dağınıklıklarına, aşağıdaki evden taşıdığımız sandık ve konsollar içindeki ayrı dünyaya geçilirdi.
Binbir Romanlar, Yelpaze, Ses, Hayat mecmuaları, La Familialar, romanlar, şiir defterleri, artist resimleri, çikolata yaldızları, krepon kağıdından Cumhuriyet Bayramı süsleri, müsamerelerde giydiğim çoğu yeri yırtılmış kağıt elbiselerim, kumaş artıkları, kurutulmuş çiçekler, dergilerden kesilmiş gül desenleri, tavus kuşu tüyleri... İşte o kadar. Başka ne getirebildilk o dönemden yukarıya?