Karikatürler sadece güldürmeyi amaçlayan görsel metinler değildir. Aynı zamanda insanların bilinçaltını yansıtan bir tür olarak düşünüldüğünde karikatürlerin günlük hayata ve siyasete dair verdiği bilgiler de yadsınamaz. “Karikatürlerle Oryantalizm” kitabı da alışılagelmiş tarih kitaplarının verdiği kuru ve sıkıcı tarih bilgisinin aksine Avrupalı karikatüristlerce çizilmiş canlı ve hareketli karikatürler yardımıyla yaşayan bir tarih algısı oluşturuyor.
1876-1909 yılları arasında çizilmiş karikatürler hem Sultan 2. Abdülhamid devrinin hem de Türk-Müslüman olgusunun Avrupalıların gözünden nasıl görüldüğü ile ilgili önemli bilgiler veriyor. Özellikle İngiltere, Fransa ve Rusya çarkında Osmanlı Devleti'nin politik ve hukuki varlığını sürdürmesinin mizahi ve biraz da ironik anlatımı dikkat çeker. Tahrif edilmiş bir İslam ve geri kalmış, barbar ve keyfine düşkün Osmanlı kimliği, “oryantalist bakışın” ne denli olumsuzlama yönünde oluşturulduğunu da açıkça gösteriyor. Oryantalist bakış açısının temelinde ise ne yazık ki “ötekileştirme ve önyargı” yer alıyor. Böylelikle “oryantalizmin” edinilen bilgiler yoluyla değil, oluşturulan klişeleşmiş yargılarla bir inceleme alanı haline geldiği anlaşılabilir. “Karikatürlerle Oryantalizm” kitabının yapmaya çalıştığı tam da bu noktada karikatürlerdeki figürler ile bu klişeleri açıklamak ve anlamlandırmaktır.
Bu kitap son yıllarda hem Türkiye'de hem de dünyada yaşadığımız şaşırtıcı deneyimlere ve olaylara tarih perspektifinden farklı bir bakış açısı sunuyor.
Karikatürler sadece güldürmeyi amaçlayan görsel metinler değildir. Aynı zamanda insanların bilinçaltını yansıtan bir tür olarak düşünüldüğünde karikatürlerin günlük hayata ve siyasete dair verdiği bilgiler de yadsınamaz. “Karikatürlerle Oryantalizm” kitabı da alışılagelmiş tarih kitaplarının verdiği kuru ve sıkıcı tarih bilgisinin aksine Avrupalı karikatüristlerce çizilmiş canlı ve hareketli karikatürler yardımıyla yaşayan bir tarih algısı oluşturuyor.
1876-1909 yılları arasında çizilmiş karikatürler hem Sultan 2. Abdülhamid devrinin hem de Türk-Müslüman olgusunun Avrupalıların gözünden nasıl görüldüğü ile ilgili önemli bilgiler veriyor. Özellikle İngiltere, Fransa ve Rusya çarkında Osmanlı Devleti'nin politik ve hukuki varlığını sürdürmesinin mizahi ve biraz da ironik anlatımı dikkat çeker. Tahrif edilmiş bir İslam ve geri kalmış, barbar ve keyfine düşkün Osmanlı kimliği, “oryantalist bakışın” ne denli olumsuzlama yönünde oluşturulduğunu da açıkça gösteriyor. Oryantalist bakış açısının temelinde ise ne yazık ki “ötekileştirme ve önyargı” yer alıyor. Böylelikle “oryantalizmin” edinilen bilgiler yoluyla değil, oluşturulan klişeleşmiş yargılarla bir inceleme alanı haline geldiği anlaşılabilir. “Karikatürlerle Oryantalizm” kitabının yapmaya çalıştığı tam da bu noktada karikatürlerdeki figürler ile bu klişeleri açıklamak ve anlamlandırmaktır.
Bu kitap son yıllarda hem Türkiye'de hem de dünyada yaşadığımız şaşırtıcı deneyimlere ve olaylara tarih perspektifinden farklı bir bakış açısı sunuyor.