“Yalnızlık kendi soluğunu duymaktır. Kendi soluğunu dinlemek, olanları kendine söylemektir. Açtır hüzün; doymaz. Anılardan, seslerden, yüzlerden beslenir, beslendikçe büyür. Büyüdükçe daha çok şey ister… Ve hüzün zekidir! Kime gideceğini bilir. Kiminle yaşayacağını, kiminle kalkacağını da!”
Yazar yalnız, yazar hüzünlü ve yazar düşünceli. Kitap: Tuhaf, hacmine sığmayan, taşan, kabaran, köpüren, kuduran, sizi kendine doğru çeken, yüreğinizi titreten; yalnızlığı, hüznü, erkek olma durumunu, kadın olma durumunu, çocukluğu, mutluluğu, aldat(ıl)mayı ve temelde insanı anlatan, bizi bize gösteren, hem de gözümüze sokmadan. Bu günlerde pek rastlanmayan sağlam bir dil. Çocukluktan ihtiyarlığa uzanan yolda (u)mutluluk durumunun iç içe olduğunu ve birçok zaman, kazanmanın kaybetmek, kaybetmenin kazanmak anlamını taşıdığını imleyen ironik bir yapı. Aşkın hassas kafesine dokunan ve teraziyi allak bullak eden bir kurgu. Sakin, sıcak, ama aba altından sopa göstermeyi de ihmal etmeyen bir üslup. Metinlerinin altını mümkün olduğunca doldurmaya çabalarken ilmiklerini sabırla atan, mürekkebi kalemine sığmayan bir yazar. Kıpırdayan, okundukça büyüyen, hacmini aşan bir kitap.
Hakan Akdoğan
“Yalnızlık kendi soluğunu duymaktır. Kendi soluğunu dinlemek, olanları kendine söylemektir. Açtır hüzün; doymaz. Anılardan, seslerden, yüzlerden beslenir, beslendikçe büyür. Büyüdükçe daha çok şey ister… Ve hüzün zekidir! Kime gideceğini bilir. Kiminle yaşayacağını, kiminle kalkacağını da!”
Yazar yalnız, yazar hüzünlü ve yazar düşünceli. Kitap: Tuhaf, hacmine sığmayan, taşan, kabaran, köpüren, kuduran, sizi kendine doğru çeken, yüreğinizi titreten; yalnızlığı, hüznü, erkek olma durumunu, kadın olma durumunu, çocukluğu, mutluluğu, aldat(ıl)mayı ve temelde insanı anlatan, bizi bize gösteren, hem de gözümüze sokmadan. Bu günlerde pek rastlanmayan sağlam bir dil. Çocukluktan ihtiyarlığa uzanan yolda (u)mutluluk durumunun iç içe olduğunu ve birçok zaman, kazanmanın kaybetmek, kaybetmenin kazanmak anlamını taşıdığını imleyen ironik bir yapı. Aşkın hassas kafesine dokunan ve teraziyi allak bullak eden bir kurgu. Sakin, sıcak, ama aba altından sopa göstermeyi de ihmal etmeyen bir üslup. Metinlerinin altını mümkün olduğunca doldurmaya çabalarken ilmiklerini sabırla atan, mürekkebi kalemine sığmayan bir yazar. Kıpırdayan, okundukça büyüyen, hacmini aşan bir kitap.
Hakan Akdoğan