Pencerenizin önündeki koltuğa oturmuş dışarıyı izlerken, Arnavut kaldırımlarından geçip giden hayatları düşünün. Yolda yanlışlıkla size çarpan adamın alkol komasına giren karşı komşunuz olduğunu, az önce otobüste yanınızda oturan kadının siz evinizin kapısını açarken yan sokakta bir cinayet işlediğini, sevgilinizin bilmeden son kez tuttuğunuz ellerini yıllar sonra bir mermer taşında öptüğünüzü ya da yeni tanıştığınız bir şairin intihar etmeden önce size emanet ettiği şiiri… Karşı Pencere; siz ummadığınız bir anda yanınızdan koşar adım uzaklaşan, tanımadığınız komşularınızın hikâyesi.
“Okurken bir Linklater filmi içinde kendimi hissettim. Bir yandan öykü akarken, arka planda çalan müziği, dekoru, diyalogların geçtiği planı hayal ettim. Karakterin kızgınlıkları, duygusallığı, romantizmi, hayal kırıklığı ve çaresizliğine büründüm birkaç dakika içerisinde. Bu dil çok anlaşılır ve sadelik barındırıyor. Ve elbette ne denli kurgu olsa da, gerçekliğin ta kendisi aslında”
Pencerenizin önündeki koltuğa oturmuş dışarıyı izlerken, Arnavut kaldırımlarından geçip giden hayatları düşünün. Yolda yanlışlıkla size çarpan adamın alkol komasına giren karşı komşunuz olduğunu, az önce otobüste yanınızda oturan kadının siz evinizin kapısını açarken yan sokakta bir cinayet işlediğini, sevgilinizin bilmeden son kez tuttuğunuz ellerini yıllar sonra bir mermer taşında öptüğünüzü ya da yeni tanıştığınız bir şairin intihar etmeden önce size emanet ettiği şiiri… Karşı Pencere; siz ummadığınız bir anda yanınızdan koşar adım uzaklaşan, tanımadığınız komşularınızın hikâyesi.
“Okurken bir Linklater filmi içinde kendimi hissettim. Bir yandan öykü akarken, arka planda çalan müziği, dekoru, diyalogların geçtiği planı hayal ettim. Karakterin kızgınlıkları, duygusallığı, romantizmi, hayal kırıklığı ve çaresizliğine büründüm birkaç dakika içerisinde. Bu dil çok anlaşılır ve sadelik barındırıyor. Ve elbette ne denli kurgu olsa da, gerçekliğin ta kendisi aslında”