Karsız Sektör Teorisi Işığında Türkiye'de Vakıfların Vergilendirilmesi ve Seçili Avrupa Birliği Ülkeleri ile Karşılaştırılması

Stok Kodu:
9786258038385
Boyut:
16.00x23.50
Sayfa Sayısı:
103
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2021-12
Kapak Türü:
Ciltsiz
Kağıt Türü:
1. Hamur
Dili:
Türkçe
Kategori:
55,00
9786258038385
753157
Karsız Sektör Teorisi Işığında Türkiye'de Vakıfların Vergilendirilmesi ve Seçili Avrupa Birliği Ülkeleri ile Karşılaştırılması
Karsız Sektör Teorisi Işığında Türkiye'de Vakıfların Vergilendirilmesi ve Seçili Avrupa Birliği Ülkeleri ile Karşılaştırılması
55.00

Önemli bir kârsız sektör kuruluşu olan vakıf kurumu yüzyıllardır özellikle yarı-kamusal malların topluma sağlanmasında devlete yardımcı bir rol üstlenmektedir. Eğitim, sağlık, yaşlı bakımı, yoksullara yardım, sosyal hizmetler, fakir öğrencilere burs sağlanması gibi önemli görevler ifa eden vakıflar bir çok ülkenin ekonomisinde önemli bir yere sahiptir. Vakıf kurumları bir çok ülkede giderek büyüyen bir sistem olarak karşımıza çıkmakta, sağladığı bir çok mal ve hizmetin yarı-kamusal mal ve hizmet kategorisinde olması bu kurumları devlet içinde devlet konumuna getirmektedir. Üstelik bu kurumlara sağlanan geniş vergi muafiyetleri, devletin vergi gelirlerini de azaltmaktadır. Kârsız sektörün gelişiminin arkasındaki nedenleri açıklayan geniş bir literatür mevcuttur. Bu nedenle vakıf sistemini anlatmaya geçmeden önce kârsız sektör teorisini anlamak gerekmektedir. Bu çalışmanın ilk bölümünde kârsız sektörün ekonomide ortaya çıkış nedenleri, ortaya çıktıktan sonra gelişmesini ve varlığını sürdürmesindeki etkenler, topluma sağladığı faydalar ancak bunun yanında ortaya çıkardığı sorunlar ele alınacaktır. Bu şekilde vakıf kurumunun da alt yapısını oluşturan kârsız sektör teorisi incelenmiş olacaktır.

Çalışmanın ikinci bölümünde Türkiye'de vakıflar, bu kuruluşların Türk Vergi Hukuku sistemi içerisindeki yeri bağlamında incelenecek ve Almanya, Belçika, Fransa ve Hırvatistan'daki vergi politikaları ile karşılaştırılacaktır. Söz konusu ülkeler tarafımca European Foundation Center'ın 2021 yılında yayınladığı “Comparative Highlights of Foundation Laws-The Operating Environment for Foundations” çalışmasından uygulamalardaki bazı farklılıklar dikkate alınarak seçilmiştir. Vakıfların topluma sunduğu mal ve hizmetlerin pek çoğunun aslında devletin görevi olarak da görülebilen yarı kamusal mal ve hizmetlerden oluşması, devletlerin kendisine destek olduğunu düşündüğü vakıflara vergi muafiyet ve istisnaları sağlayarak desteklemesine sebep olmaktadır. Ülkelerin vakıflara karşı uyguladıkları vergi politikaları benzerlikler taşımakla birlikte farklılıklar da taşımaktadır.

Vakıflar ekonomik hayatın içerisinde yer aldıkça bir çok vergi ile karşılaşmaktadırlar. Gelir, servet ya da harcamalar üzerinden alınan vergilerin her biri vakıfların amaçları doğrultusunda hareket ettikleri her alanda karşılarına çıkmaktadır. Bu kuruluşlar söz konusu vergilerin bazılarından muaf tutulabilseler de bazılarını ödemekle yükümlüdürler. Vakıfların hangi vergilerden muaf tutulup hangi vergilere tabi tutulacağı konusu önemli bir politik sorun olarak ortaya çıkmaktadır.

Vakıflar özünde belli bir amaca özgülenmiş mal topluluklarıdır. Bununla birlikte kişilerin yaptıkları bağışlar da söz konusu kuruluşlar için önemli bir gelir kaynağıdır. Vakıflara yapılan bağışların belirli ölçülerde kişilerin vergi matrahlarından düşülebilmesi nedeniyle bu kuruluşlar önemli ölçüde bağış toplayabilmektedirler. Kişilerin vakıflara yaptıkları bağışların arkasında yatan gerekçe çoğu zaman bağışçıların vergi matrahlarından bu bağışları indirebilmeleri ve vergi ödemekten kaçınmak için vakıf sistemini bir araç olarak kullanabilmeleridir. Bağışların vergiden indirilmesine ne ölçüde izin verileceği de devletlerin karşılaştığı diğer bir politika sorunudur.

Vakıfların mal varlıklarından elde ettikleri gelirler ya da topladıkları bağışlar her zaman amaçlarını istedikleri düzeyde gerçekleştirmelerine yetmemektedir. Bu sebeple bir çok ülke genellikle vakıfların ticari aktiviteler yaparak gelir elde etmelerine de izin vermektedir. Bazı ülkeler bu ticari aktivitelere, vakfın amacı ile ilgili olması, belirli bir sınırı aşmaması gibi çeşitli sınırlandırmalar koyarak vergi dışı kalmasına izin verebilmektedir. Ancak burada temel sorun vakıfların ticari işlerine sağlanan vergi avantajlarının özel sektör kuruluşlarına karşı haksız bir rekabet oluşturmalarıdır. Devletlerin hangi ölçüde bu aktivitelere izin verecekleri de ayrı bir politika sorunu olarak ortaya çıkmaktadır.

Kökleri çok eski tarihlere dayanan, kârsız sektör kuruluşlarının en önemli parçalarından birini oluşturan vakıf sisteminin toplum tarafından kabul görmüş, bireylere büyük faydalar sağlayan, devlete yardımcı kuruluşlar olduğu açıktır. Devletlerin bu kuruluşlara vergi avantajları sağlaması bu kuruluşların büyümesini ve gelişmesini de sağlamaktadır. Ancak söz konusu destekler hangi ölçüde olmalıdır? Ülkelerin bu konuda tek tip bir uygulaması yoktur, hangi yaklaşımlar daha doğrudur?

Yukarıda da bahsedildiği üzere bu çalışmanın birinci bölümünde okuyuculara öncelikle günümüz ekonomilerinde önemli bir yer tutan ve giderek büyüyen vakıf sisteminin arkasında yer alan teorileri ve büyümenin sebeplerini anlatmak amaçlanmıştır. Çalışmanın ikinci bölümünde öncelikle Türkiye'de vakıfların vergi politikaları karşısındaki durumu anlatılmış ve seçtiğimiz bir kaç ülkedeki politikalar ile karşılaştırılmış aradaki farklılıklar tespit edilmiştir. Ülkelerin iç dinamikleri söz konusu farklılıkların gerekçesini oluşturmaktadır. Bununla birlikte vakıfların sınır ötesi aktiviteleri de göz önüne alınarak bu kuruluşlara karşı ülkeler arasında ortak bir politika belirlemek yararlı olabilir. Bu düşünce ile çalışmanın sonunda yer alan karşılaştırmanın bazı noktalara dikkat çekeceğini umuyorum.

Önemli bir kârsız sektör kuruluşu olan vakıf kurumu yüzyıllardır özellikle yarı-kamusal malların topluma sağlanmasında devlete yardımcı bir rol üstlenmektedir. Eğitim, sağlık, yaşlı bakımı, yoksullara yardım, sosyal hizmetler, fakir öğrencilere burs sağlanması gibi önemli görevler ifa eden vakıflar bir çok ülkenin ekonomisinde önemli bir yere sahiptir. Vakıf kurumları bir çok ülkede giderek büyüyen bir sistem olarak karşımıza çıkmakta, sağladığı bir çok mal ve hizmetin yarı-kamusal mal ve hizmet kategorisinde olması bu kurumları devlet içinde devlet konumuna getirmektedir. Üstelik bu kurumlara sağlanan geniş vergi muafiyetleri, devletin vergi gelirlerini de azaltmaktadır. Kârsız sektörün gelişiminin arkasındaki nedenleri açıklayan geniş bir literatür mevcuttur. Bu nedenle vakıf sistemini anlatmaya geçmeden önce kârsız sektör teorisini anlamak gerekmektedir. Bu çalışmanın ilk bölümünde kârsız sektörün ekonomide ortaya çıkış nedenleri, ortaya çıktıktan sonra gelişmesini ve varlığını sürdürmesindeki etkenler, topluma sağladığı faydalar ancak bunun yanında ortaya çıkardığı sorunlar ele alınacaktır. Bu şekilde vakıf kurumunun da alt yapısını oluşturan kârsız sektör teorisi incelenmiş olacaktır.

Çalışmanın ikinci bölümünde Türkiye'de vakıflar, bu kuruluşların Türk Vergi Hukuku sistemi içerisindeki yeri bağlamında incelenecek ve Almanya, Belçika, Fransa ve Hırvatistan'daki vergi politikaları ile karşılaştırılacaktır. Söz konusu ülkeler tarafımca European Foundation Center'ın 2021 yılında yayınladığı “Comparative Highlights of Foundation Laws-The Operating Environment for Foundations” çalışmasından uygulamalardaki bazı farklılıklar dikkate alınarak seçilmiştir. Vakıfların topluma sunduğu mal ve hizmetlerin pek çoğunun aslında devletin görevi olarak da görülebilen yarı kamusal mal ve hizmetlerden oluşması, devletlerin kendisine destek olduğunu düşündüğü vakıflara vergi muafiyet ve istisnaları sağlayarak desteklemesine sebep olmaktadır. Ülkelerin vakıflara karşı uyguladıkları vergi politikaları benzerlikler taşımakla birlikte farklılıklar da taşımaktadır.

Vakıflar ekonomik hayatın içerisinde yer aldıkça bir çok vergi ile karşılaşmaktadırlar. Gelir, servet ya da harcamalar üzerinden alınan vergilerin her biri vakıfların amaçları doğrultusunda hareket ettikleri her alanda karşılarına çıkmaktadır. Bu kuruluşlar söz konusu vergilerin bazılarından muaf tutulabilseler de bazılarını ödemekle yükümlüdürler. Vakıfların hangi vergilerden muaf tutulup hangi vergilere tabi tutulacağı konusu önemli bir politik sorun olarak ortaya çıkmaktadır.

Vakıflar özünde belli bir amaca özgülenmiş mal topluluklarıdır. Bununla birlikte kişilerin yaptıkları bağışlar da söz konusu kuruluşlar için önemli bir gelir kaynağıdır. Vakıflara yapılan bağışların belirli ölçülerde kişilerin vergi matrahlarından düşülebilmesi nedeniyle bu kuruluşlar önemli ölçüde bağış toplayabilmektedirler. Kişilerin vakıflara yaptıkları bağışların arkasında yatan gerekçe çoğu zaman bağışçıların vergi matrahlarından bu bağışları indirebilmeleri ve vergi ödemekten kaçınmak için vakıf sistemini bir araç olarak kullanabilmeleridir. Bağışların vergiden indirilmesine ne ölçüde izin verileceği de devletlerin karşılaştığı diğer bir politika sorunudur.

Vakıfların mal varlıklarından elde ettikleri gelirler ya da topladıkları bağışlar her zaman amaçlarını istedikleri düzeyde gerçekleştirmelerine yetmemektedir. Bu sebeple bir çok ülke genellikle vakıfların ticari aktiviteler yaparak gelir elde etmelerine de izin vermektedir. Bazı ülkeler bu ticari aktivitelere, vakfın amacı ile ilgili olması, belirli bir sınırı aşmaması gibi çeşitli sınırlandırmalar koyarak vergi dışı kalmasına izin verebilmektedir. Ancak burada temel sorun vakıfların ticari işlerine sağlanan vergi avantajlarının özel sektör kuruluşlarına karşı haksız bir rekabet oluşturmalarıdır. Devletlerin hangi ölçüde bu aktivitelere izin verecekleri de ayrı bir politika sorunu olarak ortaya çıkmaktadır.

Kökleri çok eski tarihlere dayanan, kârsız sektör kuruluşlarının en önemli parçalarından birini oluşturan vakıf sisteminin toplum tarafından kabul görmüş, bireylere büyük faydalar sağlayan, devlete yardımcı kuruluşlar olduğu açıktır. Devletlerin bu kuruluşlara vergi avantajları sağlaması bu kuruluşların büyümesini ve gelişmesini de sağlamaktadır. Ancak söz konusu destekler hangi ölçüde olmalıdır? Ülkelerin bu konuda tek tip bir uygulaması yoktur, hangi yaklaşımlar daha doğrudur?

Yukarıda da bahsedildiği üzere bu çalışmanın birinci bölümünde okuyuculara öncelikle günümüz ekonomilerinde önemli bir yer tutan ve giderek büyüyen vakıf sisteminin arkasında yer alan teorileri ve büyümenin sebeplerini anlatmak amaçlanmıştır. Çalışmanın ikinci bölümünde öncelikle Türkiye'de vakıfların vergi politikaları karşısındaki durumu anlatılmış ve seçtiğimiz bir kaç ülkedeki politikalar ile karşılaştırılmış aradaki farklılıklar tespit edilmiştir. Ülkelerin iç dinamikleri söz konusu farklılıkların gerekçesini oluşturmaktadır. Bununla birlikte vakıfların sınır ötesi aktiviteleri de göz önüne alınarak bu kuruluşlara karşı ülkeler arasında ortak bir politika belirlemek yararlı olabilir. Bu düşünce ile çalışmanın sonunda yer alan karşılaştırmanın bazı noktalara dikkat çekeceğini umuyorum.

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat