Mahlasını da ismi olarak kullanan ya da ismini açıklamayan Kâsım ve onun Fârûkiyye mesnevisi bu çalışmanın konusudur. 15. yüzyılda yazılmış olan bu mesnevide eserin adı, telif tarihi ve yazılış sebebi gibi bilgilere ulaşılmıştır. Dönemin kaynakları tarandığında Kâsım isimli ‘Fârûkiyye' mesnevisini yazan bir şaire rastlanılmamıştır.
Bu mesneviye, Hz. Ömer'in lakabı olan Fârûk kelimesine nispetle Fârûkiyye denilmiştir. 2995+38 beyitten oluşan hacimli bir yapıya sahip bu mesnevide kurgu oldukça başarılıdır. Eserde vezin kullanımı, kafiye dizilimi ve dilin aktarımı sistemli bir şekilde oluşturulmuştur. Klasik mesnevi düzenine uyularak yazılan metinde giriş-gelişme ve sonuç bölümleri bulunmaktadır. 15. yüzyıl Anadolu sahası İslamî Türk edebiyatında yer alan bu metin manzum dinî eserlerin ilk örneklerinden sayılabilir.
Fârûkiyye mesnevisi genel özellikleri ile birlikte giriş ve üç bölüm hâlinde hazırlanmıştır. İncelememizin Birinci bölümünde; çalışma metni ve diğer kaynak eserlerden istifade ederek şairin edebî kişiliği, kimliği ve eseri hakkında değerlendirme yapılmıştır.
İkinci bölümde; Fârûkiyye'nin tanıtılması, ismi, telif sebebi, telif tarihi gibi konulara değinilmiştir. Aynı bölümde eserin şekil ve muhteva özellikleri incelenmiş; nazım şekli, beyit sayısı, vezin ve kafiye özellikleri ele alınmıştır. Daha sonra metnin geniş özeti verilmiştir. Ayrıca metnin dil ve üslûp özellikleri ile beslendiği kaynaklar ele alınarak edebi incelemesi yapılmıştır.
Üçüncü Bölümde; mesnevinin tespit edilen iki nüshasının tavsifleri, öne çıkan imla özellikleri örneklendirilerek verilmiştir. Ayrıca metnin hazırlanışında izlenen yöntem ve kullanılan transkripsiyon işaretleri gösterilmiştir. Daha sonra tenkitli yayın yöntemleri çerçevesinde Fârûkiyye'nin iki nüshadan hareketle hazırlanan metni sunulmuştur.
Sonuç bölümünde metin üzerinde yapılan çalışmaya bağlı olarak elde edilen tespitler kısaca değerlendirilmiştir.
Bu çalışma ile amaçlanan, Anadolu'da yazılmış ve bugüne kadar üzerinde çalışma yapılmamış bir eseri gün yüzüne çıkarmaktır. Türk edebiyatı ürünlerinde, tür-tarz çeşitliliğine yeni bir başlık getiren mesnevinin konu olarak ilgilenenler için yararlı bir çalışma olmasını umut ediyorum.
Mahlasını da ismi olarak kullanan ya da ismini açıklamayan Kâsım ve onun Fârûkiyye mesnevisi bu çalışmanın konusudur. 15. yüzyılda yazılmış olan bu mesnevide eserin adı, telif tarihi ve yazılış sebebi gibi bilgilere ulaşılmıştır. Dönemin kaynakları tarandığında Kâsım isimli ‘Fârûkiyye' mesnevisini yazan bir şaire rastlanılmamıştır.
Bu mesneviye, Hz. Ömer'in lakabı olan Fârûk kelimesine nispetle Fârûkiyye denilmiştir. 2995+38 beyitten oluşan hacimli bir yapıya sahip bu mesnevide kurgu oldukça başarılıdır. Eserde vezin kullanımı, kafiye dizilimi ve dilin aktarımı sistemli bir şekilde oluşturulmuştur. Klasik mesnevi düzenine uyularak yazılan metinde giriş-gelişme ve sonuç bölümleri bulunmaktadır. 15. yüzyıl Anadolu sahası İslamî Türk edebiyatında yer alan bu metin manzum dinî eserlerin ilk örneklerinden sayılabilir.
Fârûkiyye mesnevisi genel özellikleri ile birlikte giriş ve üç bölüm hâlinde hazırlanmıştır. İncelememizin Birinci bölümünde; çalışma metni ve diğer kaynak eserlerden istifade ederek şairin edebî kişiliği, kimliği ve eseri hakkında değerlendirme yapılmıştır.
İkinci bölümde; Fârûkiyye'nin tanıtılması, ismi, telif sebebi, telif tarihi gibi konulara değinilmiştir. Aynı bölümde eserin şekil ve muhteva özellikleri incelenmiş; nazım şekli, beyit sayısı, vezin ve kafiye özellikleri ele alınmıştır. Daha sonra metnin geniş özeti verilmiştir. Ayrıca metnin dil ve üslûp özellikleri ile beslendiği kaynaklar ele alınarak edebi incelemesi yapılmıştır.
Üçüncü Bölümde; mesnevinin tespit edilen iki nüshasının tavsifleri, öne çıkan imla özellikleri örneklendirilerek verilmiştir. Ayrıca metnin hazırlanışında izlenen yöntem ve kullanılan transkripsiyon işaretleri gösterilmiştir. Daha sonra tenkitli yayın yöntemleri çerçevesinde Fârûkiyye'nin iki nüshadan hareketle hazırlanan metni sunulmuştur.
Sonuç bölümünde metin üzerinde yapılan çalışmaya bağlı olarak elde edilen tespitler kısaca değerlendirilmiştir.
Bu çalışma ile amaçlanan, Anadolu'da yazılmış ve bugüne kadar üzerinde çalışma yapılmamış bir eseri gün yüzüne çıkarmaktır. Türk edebiyatı ürünlerinde, tür-tarz çeşitliliğine yeni bir başlık getiren mesnevinin konu olarak ilgilenenler için yararlı bir çalışma olmasını umut ediyorum.