Gözleri buğuluydu... Gülümsemeye çalıştı ama başaramadı. İkisinin de gözleri birbirine kilitlendi. Onu ne çok özlemişti. Kendine bunu itiraf etmeye korkuyordu ama bu gerçekti. Göz kapakları ağırlaştı ve kulaklarında derin bir uğultu oluştu. Gözlerinden iki damla yaş daha süzüldü şakaklarına doğru inerken. Dudakları titredi "Sen ve ben... Dedi. "Bir arada baş komiserim." Sesi taa uzaklardan geliyordu sanki. Sonra, göz kapaklarını taşıyamadı. Her şey gibi onlar da çok ağır gelmişti. Karşı koymak için kendinde o gücü bulamadı. Usulca, kapandı. O an, denizin derinliklerine doğru yol almaya başladığını hissetti. Buz gibi suların içinde, ateş gibi yanıyordu. Çırpınmak istedi ama bedeni onunla alay ediyordu sanki. Onu terk etmişti, iradesine karşı geliyordu. Denizin, karanlık derinliklerine doğru sürüklenmeye devam etti. Şu anda yapayalnızdı ve yanında Kemal yoktu. Her geçen an soluk almakta zorlanıyordu. Çığlık atsa, belki sesini duyurabilirdi ama bu gücü kendinde bulamadı. Tatlı tatlı tebessüm etti. Sonra birden kolları gibi, başı da arkaya düştü. Kemal, şoke oldu. Korkuyla irkildi, şeytan azabına ruhu feryat etti.
"Ceyda...!"
Kısık sesleniş, gerçekte yürekten kopan sessiz bir haykırıştı. Lime lime oldu benliği, kızın külçe olmuş bedeni karşısında... Solukları bu kez, korkunun yarattığı adrenalinin tavana vurmasıyla azmıştı. Başını, kızın göğsüne yasladı. Kızın kalbi hala atıyordu ama nabzı giderek zayıflıyordu. Onu, kucağında bastırarak tüm benliğinde hissettiği büyük acıyla haykırdı.
"Ceyda hayır! Bana bunu yapma! Yalvarırım bunu bana yapma!"
Sesi, kendi kulaklarında çınlamıştı.
Gözleri buğuluydu... Gülümsemeye çalıştı ama başaramadı. İkisinin de gözleri birbirine kilitlendi. Onu ne çok özlemişti. Kendine bunu itiraf etmeye korkuyordu ama bu gerçekti. Göz kapakları ağırlaştı ve kulaklarında derin bir uğultu oluştu. Gözlerinden iki damla yaş daha süzüldü şakaklarına doğru inerken. Dudakları titredi "Sen ve ben... Dedi. "Bir arada baş komiserim." Sesi taa uzaklardan geliyordu sanki. Sonra, göz kapaklarını taşıyamadı. Her şey gibi onlar da çok ağır gelmişti. Karşı koymak için kendinde o gücü bulamadı. Usulca, kapandı. O an, denizin derinliklerine doğru yol almaya başladığını hissetti. Buz gibi suların içinde, ateş gibi yanıyordu. Çırpınmak istedi ama bedeni onunla alay ediyordu sanki. Onu terk etmişti, iradesine karşı geliyordu. Denizin, karanlık derinliklerine doğru sürüklenmeye devam etti. Şu anda yapayalnızdı ve yanında Kemal yoktu. Her geçen an soluk almakta zorlanıyordu. Çığlık atsa, belki sesini duyurabilirdi ama bu gücü kendinde bulamadı. Tatlı tatlı tebessüm etti. Sonra birden kolları gibi, başı da arkaya düştü. Kemal, şoke oldu. Korkuyla irkildi, şeytan azabına ruhu feryat etti.
"Ceyda...!"
Kısık sesleniş, gerçekte yürekten kopan sessiz bir haykırıştı. Lime lime oldu benliği, kızın külçe olmuş bedeni karşısında... Solukları bu kez, korkunun yarattığı adrenalinin tavana vurmasıyla azmıştı. Başını, kızın göğsüne yasladı. Kızın kalbi hala atıyordu ama nabzı giderek zayıflıyordu. Onu, kucağında bastırarak tüm benliğinde hissettiği büyük acıyla haykırdı.
"Ceyda hayır! Bana bunu yapma! Yalvarırım bunu bana yapma!"
Sesi, kendi kulaklarında çınlamıştı.