İstanbul, Türk edebiyatında hakkında en çok yazılar kaleme alınan, nazım ve nesir alanında birçok müstakil kitaba birbirinden görkemli mekânlarıyla ev sahipliği yapan şehirlerimizin başında gelir. Türk edebiyatının unutulmuş isimlerinden Ahmet Midhat Efendi'nin damadı Yenişehirlizâde Halit Eyüp tarafından açık bir dil ve üslupla kaleme alınan Kayıkla Bir Cevelan (1317/1901) adlı bu eser de İstanbul üzerinedir. Kitap, İstanbul'un Beykoz semtinden başlayıp Karadeniz'e doğru Riva ve köylerine kadar geçen yüzyılda kayıklarla yapılan bir geziyi anlatır. Kayıkla Bir Cevelan (1317/1901)'ın asıl dikkat çeken yanı, yazarın kayınpederi Ahmet Midhat Efendi'nin Beykoz'dan başlayıp İzmit Körfezi'ne kadar uzanan bir kotra gezintisini anlattığı Sayadâne Bir Cevelan adlı kitabının da tamamlayıcısı olmasıdır. Dolayısıyla bu iki eserin birleşimiyle İstanbul'un Anadolu yakasını kuzeyden güneye -Şile'den İzmit'e- bir çizgi şeklinde kapsadığını söylemek mümkündür.
Kayıkla Bir Cevelan'ı okurken sadece bir seyahatname değil, aynı zamanda on dokuzuncu yüzyılın sonu, geçen yüzyılın başlarındaki İstanbul ve Beykoz'un başta Riva olmak üzere köy hayatının samimi ve içten aktarımını da görme fırsatını bulunmuş olacaksınız.
İstanbul, Türk edebiyatında hakkında en çok yazılar kaleme alınan, nazım ve nesir alanında birçok müstakil kitaba birbirinden görkemli mekânlarıyla ev sahipliği yapan şehirlerimizin başında gelir. Türk edebiyatının unutulmuş isimlerinden Ahmet Midhat Efendi'nin damadı Yenişehirlizâde Halit Eyüp tarafından açık bir dil ve üslupla kaleme alınan Kayıkla Bir Cevelan (1317/1901) adlı bu eser de İstanbul üzerinedir. Kitap, İstanbul'un Beykoz semtinden başlayıp Karadeniz'e doğru Riva ve köylerine kadar geçen yüzyılda kayıklarla yapılan bir geziyi anlatır. Kayıkla Bir Cevelan (1317/1901)'ın asıl dikkat çeken yanı, yazarın kayınpederi Ahmet Midhat Efendi'nin Beykoz'dan başlayıp İzmit Körfezi'ne kadar uzanan bir kotra gezintisini anlattığı Sayadâne Bir Cevelan adlı kitabının da tamamlayıcısı olmasıdır. Dolayısıyla bu iki eserin birleşimiyle İstanbul'un Anadolu yakasını kuzeyden güneye -Şile'den İzmit'e- bir çizgi şeklinde kapsadığını söylemek mümkündür.
Kayıkla Bir Cevelan'ı okurken sadece bir seyahatname değil, aynı zamanda on dokuzuncu yüzyılın sonu, geçen yüzyılın başlarındaki İstanbul ve Beykoz'un başta Riva olmak üzere köy hayatının samimi ve içten aktarımını da görme fırsatını bulunmuş olacaksınız.