İman, bir süreklilik hali olup tasdikin bulunduğu süreci ifade eder. Amel, tasdikin dışa yansıyan yönü olarak değerlendirildiğinde imanının sürekliliği ya da varlığının delili olarak kabul edilebilir. Ancak öz itibariyle iman, amelin ötesinde bir şey olup kalbin tasdiki, dilin ikrarı ile gerçekleşen ve duygularla hissedilen bir olgudur.
İmanın mahiyeti kalpte, hakikati dış âlemde ikrar ya da davranışlarla kendini gösterir. Bunlar bizzat imanın kendisi değil, imanın varlığının tezahürleridir. İmanın tezahür ve işlevsel yönü dikkate alındığında amelî ve ahlakî boyutu ortaya çıkar. Burada iman bir olgu olarak kabul edildiğinde onun için olmazsa olmazları iyi belirlemek gerekir. Bu anlamda kalbin tasdiki iman için olmazsa olmaz bir unsurdur.
İman, bir süreklilik hali olup tasdikin bulunduğu süreci ifade eder. Amel, tasdikin dışa yansıyan yönü olarak değerlendirildiğinde imanının sürekliliği ya da varlığının delili olarak kabul edilebilir. Ancak öz itibariyle iman, amelin ötesinde bir şey olup kalbin tasdiki, dilin ikrarı ile gerçekleşen ve duygularla hissedilen bir olgudur.
İmanın mahiyeti kalpte, hakikati dış âlemde ikrar ya da davranışlarla kendini gösterir. Bunlar bizzat imanın kendisi değil, imanın varlığının tezahürleridir. İmanın tezahür ve işlevsel yönü dikkate alındığında amelî ve ahlakî boyutu ortaya çıkar. Burada iman bir olgu olarak kabul edildiğinde onun için olmazsa olmazları iyi belirlemek gerekir. Bu anlamda kalbin tasdiki iman için olmazsa olmaz bir unsurdur.