İmparatorluk bakiyesi üzerine bir ulus-devlet olarak kurulan Cumhuriyet Türkiye'sinin Kemalist ilkeler üzerine inşa edildiği bilinmektedir. Kemalist ideolojinin en belirgin özellikleri, tek adam ve tek parti yönetimine dayanması, güdümlü bir muhalefete sahip olması, laik ve seküler olması, Türk milliyetçiliğini benimsemesi ve toplum mühendisliği olarak adlandırılan radikal bir toplumsal dönüşümü hedeflemesidir. Hiç şüphesiz, Kemalist ulus devletin inşasında eğitim, kültür, mekan ve iskan politikaları esaslı bir yer tutuyor. Kemalist Cumhuriyet, bahsi geçen politikaları hayata geçirmek için kuruluşundan itibaren bireyi, toplumu ve mekanı dönüştürerek yeni bir ulus ve devlet inşasına girişiyor. Daha açık bir biçimde ifade etmek gerekirse, bu çalışmada Kemalist dönemde benimsenen ve çeşitli yollarla uygulamaya konula eğitim, kültür, mekan ve iskan politikalarının 'hafıza politikaları'ndan bağımsız olmadıkları; aksine Kemalist ulus ve ulus-devlet inşasının en mühim ve ayrıcaklıklı aygıtları oldukları iddia ediliyor. Diğer bi ifadeyle, çalışmada sözü edilen aygıtların ve politikaların, Cumhuriyet'in ilk çeyreğinde, silinmesi gereken "köhne geçmişin" ve inşa edilmesi gereken "yeni geleceğin" öncüsü oldukları ileri sürülüyor.
Bu kitap, Kemalist Cumhuriyet'in, Ziya Gökalp'in "Türkleşmek", "İslamlaşmak" ve "Muasırlaşmak" ilkeleri üzerine bina edildiğini iddia ediyor. Bu iddiayı biraz teferruatlandırmak gerekirse, yeni rejimin benimsediği "Türkleşme" politikası, başta Kürtler olmak üzere Türk olmayan nüfusun Türkleştirilmesi; "İslamlaşma" politikası, Balkanlardan getirilen Müslüman nüfusun Anadolu'ya iskan edilmesi ve buna karşılık Anadolu'daki gayrimüslim nüfusun asimilasyon ve disimilasyon politikalarıyla minimize edilmesi ve "Muasırlaşma" politikası ise mütedeyyin kesimin geçmişlerine kalın bir perde çekerek 'çağdaş Batılı değerler'le teçhiz edilmesi sürecine işaret ediyor. Bu iddiadan hareketle kitap, Cumhuriyet'in ilk çeyreğinde, "Türkleşmek", "İslamlaşmak" ve "Muasırlaşmak" paradigmalarının konsolide olması için benimsenen eğitim, kültür, mekan ve iskan politikalarını ve bu politikaların ortaya çıkarmış olduğu siyasal ve toplumsal sorunları muhtasar bir biçimde ele almayı deniyor.
İmparatorluk bakiyesi üzerine bir ulus-devlet olarak kurulan Cumhuriyet Türkiye'sinin Kemalist ilkeler üzerine inşa edildiği bilinmektedir. Kemalist ideolojinin en belirgin özellikleri, tek adam ve tek parti yönetimine dayanması, güdümlü bir muhalefete sahip olması, laik ve seküler olması, Türk milliyetçiliğini benimsemesi ve toplum mühendisliği olarak adlandırılan radikal bir toplumsal dönüşümü hedeflemesidir. Hiç şüphesiz, Kemalist ulus devletin inşasında eğitim, kültür, mekan ve iskan politikaları esaslı bir yer tutuyor. Kemalist Cumhuriyet, bahsi geçen politikaları hayata geçirmek için kuruluşundan itibaren bireyi, toplumu ve mekanı dönüştürerek yeni bir ulus ve devlet inşasına girişiyor. Daha açık bir biçimde ifade etmek gerekirse, bu çalışmada Kemalist dönemde benimsenen ve çeşitli yollarla uygulamaya konula eğitim, kültür, mekan ve iskan politikalarının 'hafıza politikaları'ndan bağımsız olmadıkları; aksine Kemalist ulus ve ulus-devlet inşasının en mühim ve ayrıcaklıklı aygıtları oldukları iddia ediliyor. Diğer bi ifadeyle, çalışmada sözü edilen aygıtların ve politikaların, Cumhuriyet'in ilk çeyreğinde, silinmesi gereken "köhne geçmişin" ve inşa edilmesi gereken "yeni geleceğin" öncüsü oldukları ileri sürülüyor.
Bu kitap, Kemalist Cumhuriyet'in, Ziya Gökalp'in "Türkleşmek", "İslamlaşmak" ve "Muasırlaşmak" ilkeleri üzerine bina edildiğini iddia ediyor. Bu iddiayı biraz teferruatlandırmak gerekirse, yeni rejimin benimsediği "Türkleşme" politikası, başta Kürtler olmak üzere Türk olmayan nüfusun Türkleştirilmesi; "İslamlaşma" politikası, Balkanlardan getirilen Müslüman nüfusun Anadolu'ya iskan edilmesi ve buna karşılık Anadolu'daki gayrimüslim nüfusun asimilasyon ve disimilasyon politikalarıyla minimize edilmesi ve "Muasırlaşma" politikası ise mütedeyyin kesimin geçmişlerine kalın bir perde çekerek 'çağdaş Batılı değerler'le teçhiz edilmesi sürecine işaret ediyor. Bu iddiadan hareketle kitap, Cumhuriyet'in ilk çeyreğinde, "Türkleşmek", "İslamlaşmak" ve "Muasırlaşmak" paradigmalarının konsolide olması için benimsenen eğitim, kültür, mekan ve iskan politikalarını ve bu politikaların ortaya çıkarmış olduğu siyasal ve toplumsal sorunları muhtasar bir biçimde ele almayı deniyor.