Mayıs'ın son Çarşambası saat onu çeyrek geçe, güzel bir kadını bir taksiye bindirdim ve arkasından bakarak yaşamımdan ya da en azından mahellemden çıkışını izledim. Sonra ben de bir taksi çevirdim. Sürücüye West End ve Yetmişinci Birinci Sokak köşesine çek, dedim. Sürücü ana dili İngilizce olan o soyu tükenmeye yüz tutmuş kuşlardan biriydi. 'Yalnızca beş blokluk yol' dedi. 'Senin gibi genç birinin böyle güzel bir gecede takside ne işi var?'
Geç kalmamaya çalışıyorum, diye düşündüm. İki film tahminimden uzun sürmüştü ve başkasının evine gitmeden önce kendi evime uğramak zorundaydım...
Mayıs'ın son Çarşambası saat onu çeyrek geçe, güzel bir kadını bir taksiye bindirdim ve arkasından bakarak yaşamımdan ya da en azından mahellemden çıkışını izledim. Sonra ben de bir taksi çevirdim. Sürücüye West End ve Yetmişinci Birinci Sokak köşesine çek, dedim. Sürücü ana dili İngilizce olan o soyu tükenmeye yüz tutmuş kuşlardan biriydi. 'Yalnızca beş blokluk yol' dedi. 'Senin gibi genç birinin böyle güzel bir gecede takside ne işi var?'
Geç kalmamaya çalışıyorum, diye düşündüm. İki film tahminimden uzun sürmüştü ve başkasının evine gitmeden önce kendi evime uğramak zorundaydım...