Ben, kendi dinimi, kendi edebiyatımı, kendi duygularımı, keder ve ızdıraplarımı, dertlerimi ve ihtiyaçlarımı düşündüğüm zaman, gerçekte kendimi düşünüyorum. Benim bireysel değil, toplumsal ve tarihsel özüm, bu kültürün doğup ortaya çıktığı kaynaktır. Dolayısıyla kültür, benim toplumumun, tarihin varlığı olan yapının tecellisidir, yansımasıdır; fakat özel şartları olan kendine özgü tarihsel dönemde yer alan, farklı kökeni olan, maddi, ekonomik ve sosyal yapının meydana getirdiği özel dertlere, düşüncelere, anlayış ve eğilimlere alışmış bir toplumda bir takım sahte taktikler, o toplumun kültürünü zihninden siliyor. Sonra başka bir zamana ve tarihsel döneme, başka bir ekonomik sisteme, başka sosyal ve siyasal bağlara ait olan kültürü benim kültürümün yerine yerleştiriyor. Artık ben kendimi düşünmek istediğim zaman, başka bir toplumun kültürünü kendi kültürüm olarak düşünüyorum; o zaman kendime ait olmayan dertlere muhatap oluyorum. Benim kültürel, felsefi ve sosyal gerçekliğimle uyuşmayan problemlerden dolayı feryadı figan ediyorum. Neticede o topluma ve o toplumun sosyal, ekonomik, siyasal ve tarihsel şartlarına ait olan, bana ait olmayan idealler ve ızdıraplarla karşılaşıyorum. Fakat o dertleri, ızdırap ve idealleri kendi dert, ızdırap ve ideallerim olarak görmeye başlıyorum.
Ben, kendi dinimi, kendi edebiyatımı, kendi duygularımı, keder ve ızdıraplarımı, dertlerimi ve ihtiyaçlarımı düşündüğüm zaman, gerçekte kendimi düşünüyorum. Benim bireysel değil, toplumsal ve tarihsel özüm, bu kültürün doğup ortaya çıktığı kaynaktır. Dolayısıyla kültür, benim toplumumun, tarihin varlığı olan yapının tecellisidir, yansımasıdır; fakat özel şartları olan kendine özgü tarihsel dönemde yer alan, farklı kökeni olan, maddi, ekonomik ve sosyal yapının meydana getirdiği özel dertlere, düşüncelere, anlayış ve eğilimlere alışmış bir toplumda bir takım sahte taktikler, o toplumun kültürünü zihninden siliyor. Sonra başka bir zamana ve tarihsel döneme, başka bir ekonomik sisteme, başka sosyal ve siyasal bağlara ait olan kültürü benim kültürümün yerine yerleştiriyor. Artık ben kendimi düşünmek istediğim zaman, başka bir toplumun kültürünü kendi kültürüm olarak düşünüyorum; o zaman kendime ait olmayan dertlere muhatap oluyorum. Benim kültürel, felsefi ve sosyal gerçekliğimle uyuşmayan problemlerden dolayı feryadı figan ediyorum. Neticede o topluma ve o toplumun sosyal, ekonomik, siyasal ve tarihsel şartlarına ait olan, bana ait olmayan idealler ve ızdıraplarla karşılaşıyorum. Fakat o dertleri, ızdırap ve idealleri kendi dert, ızdırap ve ideallerim olarak görmeye başlıyorum.