Giderek kutuplaşan günümüz dünyasında, kentler toplumsal çelişkilerin en yoğun yaşandığı mekanlar olarak öne çıkmış bulunuyor. Çalışan sınıfların ve diğer ezilen kesimlerin kentsel kaynaklardan pay alma, kendi yaşamlarına ilişkin kararlarda söz sahibi olma ve kendi kimliklerini kent mekânında ifade edebilme yönündeki talep ve mücadeleleri, çoğu durumda kapitalist kentleşmenin ve kazananlarının mantığı ile çelişiyor. Siyasal iktisat perspektifinden yazılan Kentsel Çelişki ve Siyaset söz konusu uzlaşmazlıkları çeşitli boyutlarıyla irdeleyip, bilimsel duruşundan vazgeçmeden, kaydedenlerin tarafında yerini alıyor.Kent mekânının ekonomik, siyasal ve kültürel süreçlerin bir yansıması olduğuna karşı çıkan bu çalışma, mekânın toplumsal olarak inşa edildiğini ve tam da bu nedenle, toplumsal yaşamın oluşturucu bir parçası olduğunu öne sürüyor. Kitapta, kent mekânının ve yerel devletin özgünlüğü, küreselleşme-yerelleşme, sosyal adalet, katılım ve demokratikleşme sorunları kuramsal açıdan olduğu kadar, Türkiye deneyimi çerçevesinde de tartışılıyor. Bu konularda geniş kabul gören temel düşünceleri, ikna edici biçimde, tersyüz etmesi Kentsel Çelişki ve Siyaset'in en özgün yanlarından biri olarak öne çıkıyor.
Giderek kutuplaşan günümüz dünyasında, kentler toplumsal çelişkilerin en yoğun yaşandığı mekanlar olarak öne çıkmış bulunuyor. Çalışan sınıfların ve diğer ezilen kesimlerin kentsel kaynaklardan pay alma, kendi yaşamlarına ilişkin kararlarda söz sahibi olma ve kendi kimliklerini kent mekânında ifade edebilme yönündeki talep ve mücadeleleri, çoğu durumda kapitalist kentleşmenin ve kazananlarının mantığı ile çelişiyor. Siyasal iktisat perspektifinden yazılan Kentsel Çelişki ve Siyaset söz konusu uzlaşmazlıkları çeşitli boyutlarıyla irdeleyip, bilimsel duruşundan vazgeçmeden, kaydedenlerin tarafında yerini alıyor.Kent mekânının ekonomik, siyasal ve kültürel süreçlerin bir yansıması olduğuna karşı çıkan bu çalışma, mekânın toplumsal olarak inşa edildiğini ve tam da bu nedenle, toplumsal yaşamın oluşturucu bir parçası olduğunu öne sürüyor. Kitapta, kent mekânının ve yerel devletin özgünlüğü, küreselleşme-yerelleşme, sosyal adalet, katılım ve demokratikleşme sorunları kuramsal açıdan olduğu kadar, Türkiye deneyimi çerçevesinde de tartışılıyor. Bu konularda geniş kabul gören temel düşünceleri, ikna edici biçimde, tersyüz etmesi Kentsel Çelişki ve Siyaset'in en özgün yanlarından biri olarak öne çıkıyor.