Nefes, yaşlı kadına: “Artık beni içine hevesle çekmiyorsun, üzerinde hep bir ağırlık var. Yorgunluk mu hastalık mı bilemedim? Beni iyi karşılamıyor, gönülsüz misafir ediyorsun.” dedi.
Yaşlı kadın derin bir nefes aldıktan sonra gülümseyerek: “Hem hastayım, hem yorgunum. Hepsinden önemlisi çok ama çok yaşlıyım. Dile kolay seksen beş yaşındayım. Ellerim ayaklarım eskisi gibi tutmaz. Yediğim yemekten bile tat alamam. Yaşamaktan öyle yorgun, öyle bitkinim ki… Bir de bana sitem edip niye beni hoş karşılayıp misafir etmiyorsun diyorsun. Artık bana eziyet etme!”
Nefes: “Ben yaşlanmam, yaşlanan bedeni de sevmem. Bana eziyet etme, ellerim ayaklarım tutmuyor diyorsun ama olmaz, kabul edemem. Gayret et biraz. Kalk bahçeye çık. Otuz sene önce kendi elinle diktiğin dut ağacının altında bir çay iç. Canlanacak, beni reddetmekten vazgeçeceksin.”
Nefes, yaşlı kadına: “Artık beni içine hevesle çekmiyorsun, üzerinde hep bir ağırlık var. Yorgunluk mu hastalık mı bilemedim? Beni iyi karşılamıyor, gönülsüz misafir ediyorsun.” dedi.
Yaşlı kadın derin bir nefes aldıktan sonra gülümseyerek: “Hem hastayım, hem yorgunum. Hepsinden önemlisi çok ama çok yaşlıyım. Dile kolay seksen beş yaşındayım. Ellerim ayaklarım eskisi gibi tutmaz. Yediğim yemekten bile tat alamam. Yaşamaktan öyle yorgun, öyle bitkinim ki… Bir de bana sitem edip niye beni hoş karşılayıp misafir etmiyorsun diyorsun. Artık bana eziyet etme!”
Nefes: “Ben yaşlanmam, yaşlanan bedeni de sevmem. Bana eziyet etme, ellerim ayaklarım tutmuyor diyorsun ama olmaz, kabul edemem. Gayret et biraz. Kalk bahçeye çık. Otuz sene önce kendi elinle diktiğin dut ağacının altında bir çay iç. Canlanacak, beni reddetmekten vazgeçeceksin.”