Türkiye'de yaşayan "ortalama biri", TC'nin 1974'te Kıbrıs'a salt insani nedenlerle müdahale ettiği sanısına sahiptir. (...) Benzer bir şekilde Yunanistan'da yaşayan "ortalama biri" de, Kıbrıs'ın güneyine S-300 füzeleri yerleştirilmesindeki amacın salt Kıbrıs Rumlarının güvenliği olduğu sanısına sahiptir. (...) Her iki taraftan insanların, bu arada bir ölçüde Ada'da yaşayan Rumların ve Türklerin de bu tarz "düşünceler" taşıyor olmalarının nedeni, bütün sorunların iki milliyetçilikten (Türk ve Helen) kaynaklandığı gerçeğinden habersiz olmalarındandır. (...) Aşırı milliyetçiler, Taksimci ve Enosisci unsular, her iki kesimin toplam nüfusunun önemli bir kısmını oluşturmuyorlar. Bu kesimin gücü kendilerinden çok, "anavatanlar"dan geliyor.
İnsanlar genellikle yaşadıkları olayları ve sözkonusu olayların "anlamını" bilince çıkarma konusunda yetersiz kalıyorlar. Mehmet Hasgüler böyle bir problematikten hareketle yakın tarihin eleştirel bir tahlilini yapıyor. Görüntüyle gerçek, retorikle realite arasındaki uyumsuzluğu açığa çıkarmayı başarıyor. Aslında kitap okunduğunda gerçek bir iflas tablosuyla karşılaşılıyor. Bu yüzden kitabın adı pekâlâ "Kıbrıs'ın Resmî Olmayan Tarihine Giriş" de olabilirdi.
Türkiye'de yaşayan "ortalama biri", TC'nin 1974'te Kıbrıs'a salt insani nedenlerle müdahale ettiği sanısına sahiptir. (...) Benzer bir şekilde Yunanistan'da yaşayan "ortalama biri" de, Kıbrıs'ın güneyine S-300 füzeleri yerleştirilmesindeki amacın salt Kıbrıs Rumlarının güvenliği olduğu sanısına sahiptir. (...) Her iki taraftan insanların, bu arada bir ölçüde Ada'da yaşayan Rumların ve Türklerin de bu tarz "düşünceler" taşıyor olmalarının nedeni, bütün sorunların iki milliyetçilikten (Türk ve Helen) kaynaklandığı gerçeğinden habersiz olmalarındandır. (...) Aşırı milliyetçiler, Taksimci ve Enosisci unsular, her iki kesimin toplam nüfusunun önemli bir kısmını oluşturmuyorlar. Bu kesimin gücü kendilerinden çok, "anavatanlar"dan geliyor.
İnsanlar genellikle yaşadıkları olayları ve sözkonusu olayların "anlamını" bilince çıkarma konusunda yetersiz kalıyorlar. Mehmet Hasgüler böyle bir problematikten hareketle yakın tarihin eleştirel bir tahlilini yapıyor. Görüntüyle gerçek, retorikle realite arasındaki uyumsuzluğu açığa çıkarmayı başarıyor. Aslında kitap okunduğunda gerçek bir iflas tablosuyla karşılaşılıyor. Bu yüzden kitabın adı pekâlâ "Kıbrıs'ın Resmî Olmayan Tarihine Giriş" de olabilirdi.