Kiraz, vişne ve zerdalilerin epeyi bir süre önce tomurcukları açmıştı. İlk fırsatta gururla meyvelerini olgunlaştırıp ballandıracaklardı. Bütün bunlar zaman alıyordu ama imkân dâhilindeydi. Toprak, ana gibi hepsine kol kanat geriyor, kendi yerlerinde muhafaza ediyor, boşlukta dağılıp perişan olmalarına izin vermiyordu.
Onlara sabır ve sükûn öğretiyor, ruhunun şırasını emsinler diye zerre zerre üzerlerine saçıyor ve güneş de ona yardım ediyordu. Isı ve ışık olgunlaşsın, tatlansınlar diye armağan veriyordu. Âdeta Tanrı'nın konuğu varmış gibi gökyüzü alabildiğine şeffaf, mavi ve aydınlıktı. Muhteşem bir ziyafet vardı. Elest günü ziyafeti. Yaratılışın ilk günü âdeta bütün meleklerin daveti vardı. Sanki insanoğlunun ne şekilde yaratılacağı konusunda istişarede bulunacaklardı. Melekler şeklinde mi? Hafız “Melekler aşkı tanımıyor, bilmiyorlar.” demişti ya.
Kiraz, vişne ve zerdalilerin epeyi bir süre önce tomurcukları açmıştı. İlk fırsatta gururla meyvelerini olgunlaştırıp ballandıracaklardı. Bütün bunlar zaman alıyordu ama imkân dâhilindeydi. Toprak, ana gibi hepsine kol kanat geriyor, kendi yerlerinde muhafaza ediyor, boşlukta dağılıp perişan olmalarına izin vermiyordu.
Onlara sabır ve sükûn öğretiyor, ruhunun şırasını emsinler diye zerre zerre üzerlerine saçıyor ve güneş de ona yardım ediyordu. Isı ve ışık olgunlaşsın, tatlansınlar diye armağan veriyordu. Âdeta Tanrı'nın konuğu varmış gibi gökyüzü alabildiğine şeffaf, mavi ve aydınlıktı. Muhteşem bir ziyafet vardı. Elest günü ziyafeti. Yaratılışın ilk günü âdeta bütün meleklerin daveti vardı. Sanki insanoğlunun ne şekilde yaratılacağı konusunda istişarede bulunacaklardı. Melekler şeklinde mi? Hafız “Melekler aşkı tanımıyor, bilmiyorlar.” demişti ya.